banner2
banner34

"Akdeniz’deki güven ve istikar tehlikeye girer"

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düşünce kuruluşu Chatham House’da yaptığı konuşmaya, katılımcıları selamlayarak başladı. Ziyaret vesilesiyle katılımcılarla birlikte olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti aktaran Erdoğan, kendilerine bu imkanı sağlayan Chatham House yöneticilerine teşekkür etti.

banner45

 

Erdoğan, düşüncelerini “Türkiye’nin Bölgesel ve Küresel Vizyonu” başlığı çerçevesinde paylaştı. “Shekaspeare eğer bugün hayatta olsa ve ‘Hamlet’ adlı eserini tekrar yazsaydı, inanıyorum ki Prens Hamlet’e yine aynı şeyi söyletirdi, (Dünyanın çivisi çıkmış.)” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Suriye’de yıllardır gözlerinin önünde çocukları katledilen annelere, ebeveynlerinin ölümünü izleyen çocuklara bakıp da başka bir şey söyleyebilmek mümkün değildir. Filistin’de sadece son birkaç haftada yaklaşık 50 kişinin keskin nişancılar tarafından özellikle hedef alınarak öldürüldüğünü, evlerine geri dönmekten başka talebi olmayan bin civarında insanın kasten vurulduğunu görüp de başka bir şey söyleyebilmek mümkün değildir.”

Erdoğan, yaklaşık 3,5 milyonu Türkiye’de misafir edilen mültecilerin trajedilerine bakıp da “Dünyanın çivisi çıkmış.” demekten başka bir söz edilemeyeceğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

KELİMELER KİFAYETSİZ KALIYOR

“Afrika’da günde 1 doların altında para kazanıp ailesini doyurmaya çalışan bir babaya sorun bakalım o başka bir şey söyleyebilecek mi? Somali’deki, Yemen’deki, Afganistan’daki milyonlarca insan için ülkelerindeki içler acısı durumu anlatma konusunda kelimeler kifayetsiz kalıyor. Bu sorunların çözümüne öncülük etmekle sorumlu uluslararası toplum ise henüz terörizmle mücadelede ortak bir paydada buluşmayı dahi başaramadı. ‘Senin teröristin kötü benim teröristim iyi.’ mantığıyla bırakınız sorunların çözümünü yeni sorunlar ortaya çıkartılıyor.”

Türkiye’nin Suriye’de yaşadığı sıkıntının tam da bu olduğunu vurgulayan Erdoğan, DEAŞ’la mücadelede en etkin operasyonu dünyada Türkiye’nin yaptığına dikkati çekti. Fırat Kalkanı Harekatı’nda 3 bin DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirerek bu örgüte Suriye’de en büyük darbeyi Türkiye’nin vurduğuna işaret eden Erdoğan, “Bununla da kalmadık, DEAŞ bağlantılı 63 binden fazla kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk. Terör örgütleriyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen ve yasa dışı yollarla ülkemize giriş yapan yaklaşık 6 bin 200 şahsı sınır dışı ettik. DEAŞ ve El Kaide mensubu 11 binden fazla kişiyi gözaltına alarak bunlardan 3 bin 563’ünü tutukladık.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin PKK/PYD/YPG terör örgütüyle mücadelesine de değinerek, “Suriye’deki boşluktan istifadeyle sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturmaya çalışan PYD/YPG teröristlerine karşı mücadelemizde karşımıza güya müttefikimiz, güya terör karşıtı ülkeler çıkıyor. Buna rağmen Zeytin Dalı Harekatı’yla Afrin bölgesinden bu teröristleri temizledik, temizliyoruz. Şimdi sıra diğer bölgelerdedir. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği konusunda en samimi ülkedir. Çünkü hala sınırlarımız içinde yaşayan 3,5 milyon Suriyeli sığınmacının kendi evlerine dönebilmelerinin yolu bu ülkenin yeniden güvenli hale gelmesidir.” ifadesini kullandı

LİBYA HALKINI DESTEKLİYORUZ

Erdoğan, Yemen ve Libya’daki gelişmelere de dikkati çekerek, Yemen’deki krizin dördüncü yılına girdiğini, sorunun giderek daha karmaşık bir hal aldığını ifade etti.

banner37
Ülkedeki insani kriz ve kaosun en çok DEAŞ ve El-Kaide gibi terör örgütlerine yaradığına değinen Erdoğan, “Türkiye olarak, Yemen’in toprak bütünlüğü temelinde kapsayıcı bir siyasi çözümden yanayız.” dedi.

Libya’nın da birlik içinde olmayı ve hızla normale dönmeyi hak eden bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, 2015’te imzalanan Libya Siyasi Anlaşması’nın bu konuda önemli bir imkan olduğunu kaydetti. Erdoğan, Libya’da uzlaşmayı sağlamak ve ülkeyi yeniden inşa etmek için çalışan Libya halkını, başkanlık konseyini ve milli mutabakat hükümetini desteklediklerini bildirdi.

Körfez ülkeleri arasındaki gerilimi yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, Körfez bölgesinde barışın ve huzurun kalıcı olmasını diledi.

AMERİKA ARABULUCULUK ROLÜNÜ YİTİRMİŞTİR

İsrail-Filistin geriliminin, Ortadoğu bölgesini on yıllardır istikrarsızlığa sürükleyen en önemli sorunların başında geldiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

“Biz, 1967 sınırları dahilinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi devamlılığa sahip bir Filistin devletinin kurulmasının, bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisi için yegane yol olduğunu hep söyledik ve söylüyoruz. Bugün ABD’nin büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma yönündeki kararını, özellikle de uygulama noktasında çok çok talihsiz buluyoruz. Uluslar arası hukuku çiğneyen, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı bu kararı bir kez daha reddediyoruz. Son adımı ile Amerika, çözümün değil, sorunun bir parçası olmayı tercih ederek Ortadoğu barış sürecindeki arabuluculuk rolünü yitirmiştir, kaybetmiştir. Uluslar arası toplum bir an önce üzerine düşeni yaparak İsrail’in artan saldırganlığını ve Filistin halkına yönelik ihlallerini sona erdirmek için süratle harekete geçmelidir.”

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak bu atılan adımın insanlığın barışına hizmet etmediğini, tam aksine bölgenin ve insanlığın birbirine düşmesi, bölgeyi karıştırmak için adeta bir “fitil ateşlemesi” olduğunu dile getirdi.

MÜZAKERE SÜRECİ ZİYADESİYLE SİYASİLEŞTİRİLMİŞ, ZORLAŞTIRILMIŞTIR

Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinin tarihi derinliğe sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa’nın ve neredeyse tüm Avrupa kurumlarının bir parçası, çoğunun da kurucusu olan bir ülkeyiz. Avrupa Birliği’ne tam üyelik, her şeye rağmen stratejik hedefimiz olmayı sürdürüyoruz.” dedi.

Erdoğan, Türkiye olarak katılım sürecinde üzerine düşeni en başından itibaren samimi bir gayretle yerine getirdiklerini ifade ederek, şunları aktardı:

“Buna rağmen, teknik bir konu olan müzakere süreci, ziyadesiyle siyasileştirilmiş, zorlaştırılmıştır. Diğer yandan Türkiye’de Arnavutluk nüfusundan daha fazla Arnavut, Bosna-Hersek’tekinden daha fazla Boşnak yaşıyor. Türkiye, böyle bir ülke. Buna rağmen bölgeye sınırı dahi bulunmayan bazı ülkeler, Türkiye’yi Balkanlar’da hasım bir güç gibi göstermeye çalışıyor. Böyle şey olur mu? Biz Balkanlar’ı bir nüfus alanı olarak değil iş birliği alanı olarak görüyoruz.”

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs konusunda da değerlendirmelerde bulunarak, “Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye’nin güçlü desteğiyle yarım asırdır hep çözüm yönünde çaba harcamıştır. Kıbrıs Rum tarafı ise bir türlü Kıbrıslı Türkler ile siyasi eşitlik temelinde ortaklık kurmaya yanaşmamıştır. Rum tarafı, Doğu Akdeniz’deki tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerini sürdürmekte ısrar ederse, bölgedeki güvenlik ve istikrar sürekli tehlikede olacaktır. Bunu açık ve net söylüyorum.” diye konuştu.

Güncelleme Tarihi: 14 Mayıs 2018, 12:17
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1