ÖZEL HABER
Erenköy Direnişi’nin 61. yıl dönümünde, Kıbrıs Net Haber’e konuşan Erenköy Mücahitler Derneği Başkanı Ahmet Yıldırım, Erenköy’ün direniş tarihindeki stratejik ve sembolik önemine dikkat çekerek, “Erenköy olmasaydı, bugün KKTC de olmayacaktı.” dedi.
1964 yazında Rum ve Yunan kuvvetlerinin Erenköy’e yaptığı yığınak, 8 Ağustos’taki saldırının habercisiydi. O günleri yaşayan direnişçiler, Kıbrıs Net Haber’e son bir haftada yaşananları anlattı.
Temmuz 1964’te Rum ve Yunan askerlerinin Erenköy bölgesine başlattığı askeri yığınak, Ağustos başında şiddetli çatışmalara dönüştü. 1 Ağustos’ta bölgeye gelen Rıza Vuruşkan’ın aldığı önlemler için zamanın yetersiz kaldığını belirten direnişçiler, saldırı öncesi yaşananları gözleriyle anlattı.
Temmuz 1964 itibarıyla Makarios hükümeti, Erenköy’de Türk askerlerinin bulunduğuna kanaat getirerek bölgeye yoğun askeri yığınak başlattı. Erenköy’de bulunan Ahmet Yıldırım, Hasan Binatlılı, Hasan Galip, Erkan Manavoğlu ve Ömer Emiroğlu, 8 Ağustos öncesi geçen kritik bir haftayı Kıbrıs Net Haber’e aktardı.
Erenköy Mücahitler Derneği Başkanı Ahmet Yıldırım, o günlerde kendilerine verilen görevin çevreden geçen otobüs ve kamyon sayısını tespit etmek olduğunu söyledi. “Birçok araç tespit ettik. Barış Gücü bize Rumlardan, Rumlara da bizden haber iletiyordu. Ağustos’un ilk haftasında Rumlar çok yığınak yaptı, 12 bin civarında bir orduyla bize saldıracakları bilgisi geldi. Hangi silahları kullandığımızı öğrenmek için ateş açmaya başladılar,” dedi.
Yıldırım, Kore Savaşı’nda görev yapmış olan Komutan Rıza Vuruşkan’ın stratejik kararını da anlattı: “27 kilometrekarelik alanı tutmamız zordu. Vadilerde saklanamazdık. Vuruşkan, buralarda kalırsak çok kayıp vereceğimizi bildiği için geri çekilme emri verdi.”
Erkan Manavoğlu, Albay ve Rauf Denktaş’ın kendilerine moral verdiğini belirterek, “Bize merak etmememiz gerektiğini söylediler,” diye konuştu.
Ömer Emiroğlu ise Vuruşkan’ın gelişinin ardından askeri düzenin sağlandığını ifade etti: “Ali Rıza komutan ilk günden beri orada olsaydı, eski topraklarımızı kaybetmezdik.”
Hasan Galip ise 5 Ağustos günü yaşanan gerilimi şu sözlerle anlattı: “Öğleden sonra Bozdağ köyünde kırmızı alarm verildi. O gece botlarımızı çıkarmadan uyuduk. Çevredeki bütün ağaçlar yanmaya başlamıştı.”
Tanıkların aktardığına göre, 8 Ağustos’a giden süreç, hem askeri hazırlık hem de psikolojik baskı açısından Erenköy direnişinin en kritik günleri oldu.
