banner2

Bakanlarımızdan inciler

Bakanlarımızın son günlerdeki bazı açıklama ve/veya suskunluklarına baktığımızda aklımızda onlarca soru birikiyor.

Galiba geçmişe göre, bugün daha sıkıntılı bir ortamdayız. Söylemler içerik açısından çok daha sıkıntılı.

“İşte bu” diyebileceğimiz açıklamaları duymayı özledik. Hükümet ve bakanlar, iyi yaptıkları ender işleri bile anlatmada sorun yaşıyorlar.

Dağ yolu kazası sanığının Türkiye’ye iadesi ve sonrasında iade kararının geri alınması buna örnek gösterilebilir. Toplum vicdanı, bu iadenin yapılmaması yönündeydi. Eylem yapıldı, günlerce konu manşetlerden düşmedi ve Bakanlar Kurulu, iade kararını iptal etti.

Kamuoyu tepkisinin dikkate alınması güzel olmakla birlikte, İçişleri Bakanlığı bu süreçte hep sessiz durarak her zamanki gibi sınıfta kaldı.

Bakanlık iade kararını savunmadığı gibi, eylem günü basının tüm ısrarlarına rağmen kamuoyunu bilgilendirmekten kaçındı. Tepkiler karşısında refleksiz kalan bakanlığı şaşkınlık içinde izlemekten öte gidemedik.

KIBRIS gazetesinin dün manşetten verdiği iade kararının iptali haberiyle ilgili istihbaratı aldığımızda haber merkezinde bir tebessüm oluştu. Bu da toplumun aynasıydı ve Bakanlar Kurulu iadeyle ilgili aleyhine olan tepki yükselmeden geri adım atarak olumlu bir adım attı. Toplumun istediği oldu ama aynı bakanlık yine sessiz. Günlük olarak sağa sola yaptığı ziyaretleri haberleştirip basına servis eden İçişleri Bakanlığı’nın böyle önemli bir konuda hem krizin dorukta olduğu günlerde, hem de kriz sona erdikten sonra bile kamuoyunu bilgilendirmemesini anlamak zor.

Umarım topluma karşı olan bu saygısızlığa artık son verilir. Ve gündemdeki konuların gidişatıyla ilgili de kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu taşıdığını bakanlarımız öğrenir…

Bakanlarımızın en büyük handikapları Türkiye kamuoyuna seslendiklerinde düştükleri haldir. “Kraldan kralcı” olurlar yakıştırmasının yerinde olduğu son örnek ise Turizm ve Kültür Bakanı Fikri Ataoğlu’nun Türkiye Ekonomi Gazetecileri Derneği etkinliğinde yaptığı konuşmadır.

Günün en ilginç sohbetlerinden birisi bakan Fikri Ataoğlu’nun söyleminin ne anlama geldiğiydi. Net olarak çözümleyemediğimiz ifade şöyle: “ Ambargoların kaldırılmasıyla ilgili yapmaya çalıştığımız herhangi bir hareket olursa, 300-400 bin dediğimiz nüfus, Anavatan’ın önünde bir takoz olarak durur. Anavatan’ın önünde takoz olma niyetimiz yok. 300-400 bin nüfus ne isek bu şekilde devam ederiz. Yeter ki Anavatan’ın önünde takoz olmayalım”

Öncelikle, KKTC nüfusunun bilinmediği yönündeki tartışmaları doğrular niteliktedir Ataoğlu’nun “300-400 bin nüfus ne isek” ifadeleri… Bir bakan nasıl böyle konuşuru bu kadar yorumlayıp, daha acayip ifadesine bakmak isterim.

Futbol takımlarının ülkemiz kulüpleriyle maç yapması durumunda UEFA tarafından ihraçları dışında hiçbir adım Türkiye’ye zarar vermez. Ekonomi ve turizm alanında ambargoları kırma adına hangi adım atıldı da Türkiye’ye zarar geldi, ya da ne tür adım atılırsa Türkiye zarar görür? Bakan Ataoğlu, açıklasa toplum da öğrenecek.

Tabii bu ifadeler “biz sizi kendimizden daha çok düşünüyoruz” yağcılığını yansıtmak için kullanılmadıysa…

Kıbrıs Türk toplumunu rencide eden ve umursamaz havası yaratan bu tavırların tekrarlanmamasını dileyerek, örneklenen bakanlarla sınırlı kalmayan bu tavırların terk edilmesini de umuyorum.

 

youwin - vegabet - venüsbet - vevobahis - romabet

YORUM EKLE

banner12

banner1