Akpınar açıklamasında, KKTC’nin kuruluşunun 42. yılında geçmişin acı tecrübelerini, ortak hafızayı ve haklı mücadeleyi hatırlatmanın zorunlu olduğunu belirterek, 1960 Antlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türk Halkının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ve eşit ortağı olduğunu ancak Rum tarafının 1963’te Anayasa’yı tek taraflı değiştirme girişimiyle Kıbrıs Türklerini devlet yapısından zorla dışladığını hatırlattı.
“1963–1974 dönemi insanlık dışı bir süreçtir”
Akpınar, 1963–1974 yılları arasında Kıbrıs Türk Halkının sistematik saldırılara, zorunlu göçe, izolasyonlara, ekonomik ve sosyal kuşatmalara, köy baskınlarına ve kitlesel katliamlara maruz kaldığını söyleyerek, bu dönemin uluslararası toplumun sessizliği içinde yaşanmış insanlık dışı bir dönem olduğunu vurguladı.
“1974 Barış Harekatı yaşam hakkı ve istikrar getirdi”
Yunan Cuntası’nın 15 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği darbe ile Ada’nın tamamını Yunanistan’a bağlamayı hedeflediğini belirten Akpınar, bu süreçte EOKA ve Yunan askeri unsurlarının Kıbrıs Türk köylerine yönelik ağır saldırılar düzenlediğini ifade etti.
Türkiye’nin 1960 Garanti Antlaşması’ndan doğan yetkisiyle 20 Temmuz 1974’te Barış Harekatı’nı başlatmasının Kıbrıs’ın tamamen Yunanistan’a bağlanmasını engellediğini, Kıbrıslı Türklere yaşam hakkı sağladığını ve adaya barış ile istikrar getirdiğini vurguladı.
“1983, Kıbrıs Türk Halkının meşru hakkıdır”
1974 sonrasında kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin yıllarca federal çözüm için müzakere yürüttüğünü ancak Rum tarafının her defasında masadan kaçtığını belirten Akpınar, Kıbrıs Türk Halkının 15 Kasım 1983’te kendi kaderini tayin hakkını kullanarak KKTC’yi ilan ettiğini söyledi.
BM Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarının Kıbrıs gerçeklerini görmezden geldiğini ifade eden Akpınar, bu kararların siyasi nitelikli olduğunu dile getirdi.
“Annan Planı süreci tarihin en büyük adaletsizliklerindendir”
2004 Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türklerinin büyük çoğunlukla “Evet”, Rumların ise “Hayır” dediğini hatırlatan Akpınar, buna rağmen AB’nin Rum tarafını “Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla üye kabul ettiğini, Kıbrıs Türk Halkına yönelik izolasyonların ise sürdürüldüğünü belirtti.
2017’de Crans-Montana’da Rum tarafının uzlaşıyı reddetmesiyle federasyon temelinin çöktüğünü söyleyen Akpınar, ada için yeni sürecin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temeline oturduğunu kaydetti.
“Devletimizden geri adım atmayacağız”
Akpınar, KKTC’nin kendi egemenliğini, devlet düzenini ve siyasi eşitliğini asla tartışmaya açmayacağını vurgulayarak, Kıbrıs Türk Halkının kurmuş olduğu Cumhuriyete sonsuza kadar sahip çıkacağını ifade etti.
Ada’da barış içinde, karşılıklı saygıya dayalı, devlet–devlet ilişkileri temelinde yaşanabileceğine inandıklarını dile getiren Akpınar, işbirliği ve güven artırıcı adımlara her zaman açık olduklarını belirtti.
Akpınar, açıklamasının sonunda toplum lideri Dr. Fazıl Küçük’ü, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı, aziz şehitleri ve gazileri rahmet, minnet ve saygıyla andığını ifade ederek, “KKTC’nin 42. kuruluş yıldönümü tüm halkımıza kutlu olsun. Devletimizin varlığına güç katan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Mehmetçiğimize sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. KKTC ilelebet yaşayacaktır” dedi.





