banner2
banner34

Çavuşoğlu Yunan basınına açıkladı: Türkiye başlıyor!

Yunan basınına konuşan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye yakında Doğu Akdeniz'de ve Karadeniz'deki deniz yetki alanları içinde kendi hidrokarbon çıkarma faaliyetlerine başlayacak" dedi.

Çavuşoğlu Yunan basınına açıkladı: Türkiye başlıyor!
banner45
banner46

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'ın Ta Nea gazetesine iki ülke arasındaki ilişkileri ve Kıbrıs sorununu değerlendirdi.

Kıbrıs sorununda Rum tarafının hidrokarbon meselesindeki yaklaşımını  "basiretsizlik örneği" olarak niteleyen Çavuşoğlu, "Kıbrıslı Rumlar, Ada sadece  kendilerine aitmiş gibi davranıyor. Doğu Akdeniz'de tek taraflı hidrokarbon  faaliyetleriyle Kıbrıslı Türklerin vazgeçilemez haklarını hiçe sayıyorlar. Nasıl  ki Türk tarafıyla gücü samimi olarak paylaşmaya hazır değillerse, Ada'nın doğal  kaynaklarını da paylaşmaya hazır değiller" dedi.

Çavuşoğlu, Ada'daki doğal kaynakların sadece Kıbrıslı Rumlara ait  olmadığına ve Türk tarafının doğal haklara sahip olduğuna işaret ederek, Kıbrıslı  Türklerin de eşit olarak dahil edileceği bir karar mekanizmasının oluşturulması  gerektiği çağrısında bulundu.

Türkiye'nin en baştan beri sorumsuzca adımlar atılmaması noktasında  Rum tarafını uyardığını anlatan Çavuşoğlu, "Hala eğer kaybedecekleri bir şey  olmadığını inanıyorlarsa yanılıyorlar" diye konuştu.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de hem kendisinin hem de Kıbrıslı Türklerin   haklarını ve çıkarlarını koruyacağının altını çizerek, "Kıbrıslı Rumlarla  hidrokarbon alanında iş birliği yapan şirketler de maliyet-fayda analizlerini iyi  yapmalı ve durumlarını yeniden değerlendirmeliler." uyarısında bulundu.

Ayrıca, hidrokarbon meselesi ile Kıbrıs sorunun çözümü arasında  doğrudan ilişki kurmadıklarına dikkati çeken Çavuşoğlu, "Aksine, Kıbrıslı Rumlar  ve Türkler arasında hidrokarbonlara yönelik ortak karar mekanizması kurulması  için bir çözümün beklenmesine gerek yok" dedi.

Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununa ilişkin çözüm sürecinin geçen temmuzda sona  erdiğini anımsatarak, "Sebebi basit. Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerle siyasi  eşitliği hazmedemiyor." ifadelerini kullandı.

Rum tarafının Türk tarafıyla eşit taraflar olarak güç paylaşımında  bulunmaya yanaşmadığını anlatan Çavuşoğlu, "Aynı zamanda, 'sıfır asker, sıfır  garantide' ısrar ettiler. Bu da 'sıfır sonuca' götürdü. Bu zihniyetin kazan-kazan  bir sonuca götürmeyeceği baştan belli olmalıydı." değerlendirmesini yaptı.

Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl  Lute ile görüşerek Türkiye'nin çözüm süreci için gelecek vizyonunu  paylaştıklarını anlatarak, "Bu noktada, iki tarafın ve garantörlerin önlerindeki  yolu ve tam olarak neyi müzakere edeceklerini tartışmaları iyi bir fikir." dedi.

"Türkiye, Doğu Akdeniz'de hidrokarbon faaliyetlerine yakında  başlayacak"

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de kendi kıta sahanlığındaki haklarını  kullandığını kaydeden Çavuşoğlu, tek taraflı adımların, geçersiz ikili  anlaşmaların ve maksimalist tasarımların Türkiye'nin uluslararası anlaşmalardan  kaynaklanan egemenlik haklarına herhangi bir hukuki etkisinin olamayacağını  belirtti.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığı içinde  egemenlik haklarını tam olarak kullanacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Hiçbir yabancı ülke, şirket ya da gemi Türkiye'nin kıta sahanlığı  içinde ya da üzerindeki denizlerde izin verilmemiş hidrokarbon veya bilimsel  araştırma faaliyetinde bulunamaz. Buna ilişkin olarak, Türkiye yakında Doğu  Akdeniz'de ve Karadeniz'deki deniz yetki alanları içinde kendi hidrokarbon  çıkarma faaliyetlerine başlayacak."

"Yunanistan kendisini darbecilere güvenli liman gibi gösterdi"

Yunan mahkemelerinin, 8 darbecinin sığınma hakkı tanınarak serbest  bırakılması yönünde karar verdiğini anımsatan Çavuşoğlu, "Yunanistan kendisini darbecilere güvenli liman olan bir ülke şeklinde gösterdi" değerlendirmesinde  bulundu.

Çavuşoğlu, Yunan yargısının uluslararası hukuk normlarına ters bir  karar vermesiyle darbecilerin cezasız kaldığını ve kurbanların haklarının  çiğnendiğini belirterek, "Darbecilerin iadesini birkaç kez reddeden Yunan  yargısının kararlarından dolayı derin hayalkırıklığı içindeyiz" ifadelerini  kullandı.

Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir ülkenin komşu ülkede darbe  girişiminde bulunan darbeci hainleri serbest bırakmasının ne uluslararası hukuka  ne de komşuluk ilişkilerine sığdığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Firari darbecilerin  iade edilerek Türkiye'de yargılanmalarını sağlama noktasında kararlılığımızı  koruyoruz" dedi.

İki Yunan askerin serbest bırakılması

Çavuşoğlu, Edirne'de askeri yasak bölgede yakalandıktan sonra  tutuklanan 2 Yunan askerin iki hafta önce tutuksuz yargılanmak üzere serbest  bırakılmasına ilişkin de "Türkiye'de bağımsız yargımızın tüm kararlarına saygı  duyuyoruz. Bu bağlamda, askerlerin yakın zaman önce serbest bırakılmasını  memnuniyetle karşıladık" değerlendirmesinde bulundu.

banner37
Mahkemenin kararının tamamen yargısal bir karar olduğunun altını çizen  Çavuşoğlu, "Yunan askere ilişkin karar, siyasi bir açıdan yorumlanmamalı. Bir  başka ifadeyle, yargı makamları, bu davayı ele alırken Türk-Yunan ilişkilerini  göz önünde bulundurmadı" ifadelerini kullandı.

"Türk azınlığın problemleri kötüleşiyor"

Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki ilişkilerin en iyi düzeyinde olmadığına  işaret ederek, "Maalesef yeni problemler de eklendi. 15 Temmuz darbe girişiminin  ardından tüm önemli Yunan makamları Türkiye'ye dayanışma sözü verdi. Ancak sözler  hayata geçmedi. Yunanistan, darbeye bilfiil katılan 8 firari asker gibi Türk  suçlular için bir güvenli liman haline geldi" dedi.

Yunanistan'da koalisyon hükümetinin ana ortağı SYRIZA'nın azınlığa  yönelik eğitim ve dini özgürlükler konusundaki seçim öncesi sözlerinin yerine  getirilmediğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Türk azınlığın problemleri maalesef  kötüleşiyor" ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, ilişkilerin mevcut durumunun iki ülkenin de çıkarına  olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"İlişkilerimizde yeni bir sayfa açmalıyız. NATO Zirvesinde  Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Çipras yapıcı bir görüşme gerçekleştirdi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çipras'a yüksek düzeyli ziyaretler için hazır olduğumuzu  iletti. Koşulsuz bir şekilde ikili diyalog sürecini devam ettirmeliyiz.  Sorunlarımızı çözmenin yolu bu."

"Göç mutabakatı olmasaydı AB'ye 1,5 milyondan fazla düzensiz göçmen  ulaşacaktı"

Göç sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, sorunun çok  taraflı olduğuna ve çözümünün uluslararası bir dayanışma ve iş birliği  gerektirdiğine işaret etti.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin düzensiz göçle mücadelede uluslararası  toplumdan daha fazla destek beklediğini vurgulayarak, "Türkiye'nin üstün çabaları  ile 2017'de 175 bin ve 2018 Ağustos'a kadar 142 bin düzensiz göçmen tespit  edildi. Ayrıca 2018 Ağustos'a kadar 3 bin 13 kaçakçı yakalandı." bilgilerini  paylaştı.

Ekim 2015'te Yunanistan'a günlük 7 bin göçmenin geçiş yaptığını, bu  sayının 50'nin altına düştüğünü hatırlatan Çavuşoğlu, "Eğer Türkiye, 18 Mart  Anlaşmasını önermemiş ve başlatmamış olsa 2016'dan bu yana Avrupa Birliği'ne 1,5  milyondan fazla düzensiz göçmen ulaşacaktı." değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu ayrıca, göçmen mutabakatı kapsamında Türkiye'nin bin 681  göçmeni geri aldığı, 14 bin 998 Suriyelinin de AB'ye yerleştirildiği bilgisini  verdi.

AB'nin anlaşma kapsamında vize serbestisi, Suriyeliler için ikinci 3  milyar avronun serbest bırakılması ve Türkiye'nin katılım sürecinde yeni  fasılların açılması gibi yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği çağrısında  bulunan Çavuşoğlu, "Türkiye üstün gayretlerini askıya alırsa, Ege Denizi yeniden  düzensiz göç için bir rota olur." dedi.

"ABD ile sorunların sağduyu ve iyi niyetle çözüleceğine  inanıyoruz"

Çavuşoğlu, "çok yönlü" olarak nitelediği Türkiye-AB ilişkilerinin bel  kemiğinin Türkiye'nin "stratejik hedefi" olan katılım süreci olduğuna işaret  ederek, "Geleceğimizi AB'de görüyoruz. Ancak maalesef katılım sürecimiz aşırı  derecede politize olmuş durumda" ifadelerini kullandı.

AB ile Türkiye arasında zaman zaman üyelik yerine "özel ortaklık"  fikrinin ortaya atıldığına değinen Çavuşoğlu, "Bizim zaten AB ile çok özel bir  ilişkimiz var. Bizim esas amacımız tam üyelikti. Avrupa'nın geleceği için,  Türkiye ve AB bir ortaktan daha fazlası olmalı" değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, son yıllardaki zorlukların Türkiye ve AB'nin bu coğrafyada  ortak bir kaderi paylaştığını gösterdiğine ve iş birliği ile büyük farklılıklar  yaratıldığına dikkati çekerek, iki taraf arasındaki ilişkilerin sadece "kriz  yönetimine" dayalı olmaması gerektiğini ifade etti.

ABD Hazine Bakanlığının iki bakana uyguladığı yaptırımlara değinen  Çavuşoğlu, bu kararın hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığına saygısızlık  olduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin herhangi bir uluslararası sorunu çözmede  diyalog ve müzakerenin öncelik olması gerektiğine inandığına değinerek, şu  ifadeleri kullandı:

"Bu çerçevede, ABD ile şu anki sorunları çözmek için samimiyetle  çalışıyoruz. Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler sadece iki ülkenin çıkarına  değil, uluslararası barış ve istikrar açısından da önemli. Sorunların sağduyu ve  iyi niyetle çözüleceğine inanıyoruz."

Son dönemde Türk ekonomisindeki gelişmeleri değerlendiren Çavuşoğlu,  "Son 15 yılda Türk ekonomisi birçok durumda denendi ve direncini kanıtladı."  değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, tüm bakanlıkların ve devlet kurumlarının iddialı bir  tasarruf programına sevk edildiğini belirterek, "Türkiye, Uluslararası Para  Fonu'ndan (IMF) yardım talep etmek niyetinde değil." dedi.

Güncelleme Tarihi: 01 Eylül 2018, 09:50
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1