Lise arkadaşım ve köylüm Erdim Halil’in kaleme aldığı “Dostlar Bizi Unutmasın -39” başlıklı Vatan Gazetesi yazısında, yine yakın bir Lise arkadaşımız olan Derviş Ata Tahiroğlu’nun bir söylemi beni etkiledi ve düşündürdü.
Selba Homes firmasının sahibi olan Ata, çalışmaları hakkında “en büyük kredimiz dürüstlüğümüzdür” diye belirtiyor. Bir anda hayatımın akışı ve kendi yaşam öykümü düşündüm ve bu konuyla ilgili hayat tecrübelerimi paylaşmaya karar vermiş oldum.
Biz hakikaten çocukluğumuzdan başlamak üzere, Anne ve Babamızın söylemleri ile hep ayni düşünce ile hareket etmeyi öğrenen bir nesiliz.
Kendimi şanslı hissediyorum ki itimat edebildiğimiz ve dürüstlüklerinden hiç şüphemiz olmayan çok sayıda samimi arkadaşlarımız oldu. Habersiz kapılarını çalıp ziyaret ederek kendi evimiz gibi hareket edebildiğimiz çok evler var. Bunlar arasında yaşantımızı etkileyen birkaç dostumuzdan bahsetmek istiyorum.
1973 yılında ODTÜ’den İnşaat Mühendisi olarak mezun olup toplam 43.5 yıl aralıksız ve sıkı denebilecek bir süre çalıştıktan sonra emekli oldum. Mezun olunca ilk işim olarak Ankara’daki bir Projelendirme Bürosunda betonarme ve çelik yapılar ile ilgili 6 ay çalıştım.
Merhum Efruz Müdürüoğlu Bey’in beni Kıbrıstan şahsen telefonla arayıp iş teklifi yapması üzerine, Şubat 1974’te başlayıp Ocak 1980 yılına kadar süren 6 yıllık devrede, Efruz Beyin yakın bir Danışmanı olarak kendi Firmasında önemli görevler üstlendim. Harp’ten hemen sonra, Eylül 1974 başlangıcında, Libya’daki 50 milyon dolarlık Bengazi Drenaj projesi için adadan ayrılan öncü birlik ekibinde idim. Şantiye Şefliği ile başladıktan sonra yeni projelerin teklif hazırlıkları, iş programları, Yapım/Uygulama Yöntemlerinin hazırlanması ve başlatılan projelerin teknik koordinasyonu görevlerim arasında idi. Libya’daki çalışmalar bitene kadar, gerek Libya gerekse Firmanın Londra ofisinde çalışmalarımı yürüttüm. 25-30 kilograma yakın sunulmaya hazır teklif dokümanlarını çoğu kez tek başıma elimde uçağa taşıyarak Londra’dan Libya’ya götürdüğüm zamanlar oldu.
Yakın çalışma ortamı dolayısıyla, Efruz Bey ve Ailesi ile hayat boyu süren samimi bir dostluğumuz oluştu ve vefat ettiği zaman da yanında bulunabildik. Son yıllarında uzun süreli birlikte olma imkanımız da oldu. Londraya yaptığı tüm seyahatlerden önce beni arar ve hafta sonu gitmemiz için çok sevdiği Thames Nehri manzaralı Lokantalarda rezervasyon yapmamı rica ederdi.
Bu arada, 1974 Harp öncesi tanıştığım ve Efruz Bey’in Eniştesi olan İlker Nevzat Bey ve Eşi Rezan Nevzat ile başından itibaren çok yakın ve samimi bir arkadaşlığımız oldu. İlker Bey Müdüroğlu Firmasının Londra Ofisi Müdürü idi ve benim Nikah şahitliğimi de yaptı. Nevzat Ailesi bizim için bu Dünyaya gelmiş gerçek hayattaki İki Melek ve kardeşlerden de yakın Dostlarımız olmuştur. Kıbrıs tatillerimizde köyümüz Lapta yerine hep Ozanköy’de Nevzat Ailesinin misafiri olmayı tercih ettik.
Müdürüoğlu Firmasının Libya’daki Projelerinin kapatılması ile ilgili olarak, Resmi Makamlarla 1979 yılında yapılan son görüşmelere Efruz Bey adına, merhum kardeşi Uluğ Müdürüoğlu ve Avukat Hasan Balman ile birlikte katıldım. Ayni yılın sonunda görevimden ayrılıp Londra’ya yerleşmeye karar verdim.
1980 yılı Nisan ayında Londra’da başlayan ve iki ayrı devreden oluşan toplam 33 yıla yakın bir süre de Suudi Arabistan Kraliyet Ailesinin, gerek Londra’da gerekse Arabistan’daki projeleri ile ilgili kritik görevlere imza attım. İşe başlamadan önce Ocak 1980 itibarı ile Middlesex Üniversitesinde bir Yüksek Lisans programına katılmıştım (Post Graduate Diploma in Geotechnics kursu). Mart ayı süresince, Üniversite Hocamızla Galler bölgesindeki bir baraj çevresinde zemin şartları konusunda araştırma yapmak planı vardı. Onun için iş başlangıcım Nisan ayında oldu ve akabinde Firmanın izni ile haftada bir gün Üniversite’ye giderek sene sonu itibarı ile kursu tamamladım. Akabinde, Kurs projesi olarak Bengazi Drenaj işindeki tecrübelerime dayalı bir sunum hazırlayıp Yüksek Lisans Diplomamı aldım.
Yedi buçuk seneden fazla çalıştıktan sonra, Ekim 1987’de, o zaman Polly Peck’in Kıbrıs Genel Müdürü olan dostum İlker Nevzat’ın tavsiyesi ile işimden ayrılıp Polly Peck’in “Head of Construction” (İnşaat Bölüm Şefi) olarak 4 yıllık bir çalışmam oldu.
Firmadan ayrılırken Müdürlük istifa etmememi tavsiye etti. Çünkü istifa edip ayrılan kişilerin tekrar Firmaya geri dönmesi mümkün değildi. Neticede 15 Ekim !987’de ilave bir ödeme de alarak ayrıldım.
Benim Polly Peck Serüvenim olaylı başladı. Önce Firmanın yan kuruluşu olan KKTC’de kayıtlı Çetin Kürşat Firmasının Londradaki “Satın Alma Müdürü” olarak işe başladım. Ancak siparişlerin Polly Peck adına verilmesi gerekiyordu ve o konuda yetkili olan kişi ile kısa zamanda görüş ayrılıklarımız oluştu. Akabinde Asil Nadir Bey’in yazılı direktifi ile Polly Peck adına tam yetkili “Head of Construction” ismiyle Yönetim Kuruluna karşı sorumlu bir kişi olarak atandım.
Antalya Sheraton İnşaatı (şimdiki Rixos Antalya) başta olmak üzere Kıbrıstaki Polly Peck hotel inşaatlarının tam yetkili sorumlusu idim. O devrede Antalya projesindeki çalışmalarıma engel olmaya çalışan çok kişiler oldu ve teknik konulara ilaveten çok yönlü mücadeleler vermek zorunda kaldım.
Asil Nadir Bey ve diğer Direktörlerin de çok yakın destekleri sayesinde, en büyüğü 10 milyon sterlin değerinde olan (Siemens Firması ile yapılan Mekanik-Elektrik İşler Mukavelesi) tüm taşeron ve malzeme alış mukavelelerini de tek başıma kendim imzaladım ve alnımın akı ile görevlerimi tamamladım. Siemens’le imzalanacak mukavele miktarı benim açımdan çok büyük olduğu için ve elimde yazılı yetki belgesi olmasına rağmen, Asil Bey’in imzalamasını arzu ediyordum. Ancak kendisi yurt dışında olduğu için Managing Director olan Tony Reading ile danıştım ve onun imzalamasını istedim. Kendisi, benim imzalamamın daha uygun ve yerinde olduğunu söyleyerek, bana olan tam desteğini teyit etmiş oldu.
4 Eylül 1990 günü Antalya Sheraton Hotelinin resmi açılışı birçok davetlinin katıldığı görkemli törenlerle yapıldı. Antalya yöresinde yapılan gerçek 5 yıldızlı ilk hotel olarak bilinir.
Açılış törenine katılan merhum Sakıp Sabancı çok etkilenmiş ve “böyle kalitede bir hotel İstanbulda olsa tamam ama Antalya için gereksiz ve başarılı olması zor” demişti. Bilindiği gibi daha sonra sayısız çok kaliteli hoteller inşa edilmiş ve Antalya bölgesi turizmin can damarı olmuştur.
Siemens Firması ile imzalamış olduğum Taşeronluk Mukavelesine bağlı olarak 80% bölümünün proje bittikten sonra 5 senelik bir devrede ödenmesini kapsayan ayrı bir Finansman anlaşması gerekiyordu. Normalde Finans Direktörü’nün imzaladığı bu tip vadeli borç anlaşmasını da benim imzalamamı uygun bulan Yönetim Kurulu bana ayrica özel yetki verdi. Neticede Siemens’e sadece 15% Avans karşılığı 1.5 milyon sterlin para ödendi ve proje başarılı bir şekilde tamamlandı.
Bir İngiliz Firması olan Wiltshier İnteriors Firmasını, Merit Crystal Cove Projesinin İç Dekorasyon işleri için atamıştım. Mukavele ile ilgili görüşmelerimiz sırasında, o firmanın Genel Müdürü benim için “Tough but Honourable” (Çok Sert ama Sözünün Eri) bir kişi olarak bilindiğimi belirtmişti.
Kayyumlar Ekim 1990’da atandıktan sonra, Londra’da çalışan kadronun büyük bir kısmı işten azad edilirken, beklenmedik bir şekilde maaşımı da artırarak bir yıl daha Polly Peck’te çalışmaya devam etmemi sağladılar ve neticede normal şartlar altında ayrıldım. Kayyumlar ilk idareyi ele aldıkları devrede bizim bölümde bulundurduğumuz belgeleri de incelemişti. Daha sonra Polly Peck Personel Direktörüne bölümümüzün oldukça düzenli ve detaylı çalışmış olduğunu tesbit ettiklerini belirtmişler. Ne kadar çok etkilenip memnun kaldıkları yönündeki görüşlerinin bana iletilmesini rica ettikleri için Personel Direktörü bizzat kendisi aktarmıştı.
Polly Peck’ten ayrıldıktan sonra, Londra’daki eski iş yerime dönmeyi planlarken, Suudlu Prens Sultan bin Salman’ın bir Proje Müdürü aradığı ve Riyadh şehrinde çalışmayı düşünebilirmiyim diye sorulunca olabilir dedim. Prensin bir temsilcisi ve yapılacak Malikanenin Mimarı olan Prof. Abdel Wahed El Wakil, benimle mülakat için Londra’ya geldi ve iş teklifi aldım.
Visa işleri süratle ayarlanıp Ramazan ayında Prens ile görüşmek için Riyadh’a giderek bir ay kaldım. Akabinde Londra’ya dönerek hazırlık yaparak1992’nın başlangıcında Aile ile birlikte Riyadh’a gidip yerleştik.
Toplam 8 yıla yakın Prens Sultan ve Ailesinin değişik projelerini tamamlamakla meşgul oldum. Bu projeler arasında şu anda Prensin ikamet ettiği “Mudhouse- yani Çamur Ev” de var. Bu evin yapılma hikayesi İngiliz Yazar William Facey tarafından “Back to Earth” isminde bir kitap olarak yayınlandı. Birçok yabancı liderlerin ziyaret edip gördüğü bu evi en çok ziyaret eden kişi de Prens Charles oldu ve iki Prens arasında yakın bir arkadaşlık bağı kuruldu.
Uzaya giden Astronot olan Suudlu Prens Sultan bin Salman ile de hayat boyu sürecek bir arkadaşlığımız oluştu. Prens Sultan beni arkadaşlarına tanıtırken her defa “most trustworthy, most reliable, most hard working Engineer I ever met” (en çok itimat ettiğim, en çalışkan ve işini en iyi yapan Mühendis) diye hitap eder.
Bu söylemini 7 sene önce Oxford Üniversitesinin Dekanı’na hitaben de tekrarlamıştı.
Oxford Üniversitesi, Prens Sultan’ın öncülüğünde Arabistanın geçmiş zamanlardaki durumu hakkında yaptıkları çalışmalar ile ilgili “Green Arabia” isimli bir Konferans hazırlamıştı ve hem Prens Sultan hem de Prens Charles ana konuşmacılar arasında idi. Eşim ve Ben Prensin özel davetlisi olarak Konferansa katıldık ve akabindeki gece yemeği sırasında beni Üniversite Dekanı ve diğer Profesörlere tanıtırken kameralar karşısında bu söylemini aynen tekrarlamıştı, unutmam mümkün değil.
İlgilenenler için, Oxford konferansı ile ilgili link şöyle.
http://www.palaeodeserts.com/?page_id=2874
Ertesi gün Prens’e gönderdiğim canı gönülden teşekkür mesajıma karşılık “Ben sadece hissettiklerimi olduğu gibi yansıttım” diye kısa bir cevap göndermişti.
1999 yılında Prensin Amcası ve o devrenin Savunma Bakanı için Londradaki büyük bir malikanenin restorasyonu yapılacağı haberi geldi ve Londra ofisinden beni arayıp dönmem için yeni bir teklif sundular.
Eldeki projeleri tamamlayıp 11 Ekim 1999’da Londraya döndük ve Knightsbridge’de Hyde Park’a bakan ve içinde 4 havuzu olan binanın yeniden düzenlenip restore edilmesi projesinin idaresini yürütüp 2003 yılında bitirdik.
Londrada olan Suudi kraliyet ailesinin birçok malikanesi dahil tümünün emniyet ve bakım işleri bizim görevlerimiz arasında idi. 2016 yılına kadar birçok adreste bulunan büyük malikanelerin bakım işi ve daha küçük binaların restorasyon işleri idaresini yürüttüm. Ayrıca Suudi Arabistandaki büyük projeler için İngiltereden malzeme ve personel göndermekle meşgul olduk.
Riyadh’dan ayrılıp Londra’ya döndüğümüz son 22 yıllık süre içinde, Prens Sultan aksatmadan bize kendi Çiftliğinden hurma göndermeyi Pandemi devresi dahil ihmal etmemiştir.
Görevlerim kapsamında, çok sayıda Türk ve Yabancı Asıllı Mimar ve Mühendisler ile istişare etmem sayesinde hala devam eden arkadaşlıklarımız oluşmuştur. Libyadaki çalışmalar bağlamında birlikte olduğumuz ve sonradan yakın arkadaşlığımız devam eden, çoğunluğu KKTC’de ikamet eden “Libyalı Dostlar” gurubumuz var.
İşlerin yoğun olduğu birçok devreye rağmen sosyal yönden de aktif bir yaşantımız oldu. Tescilli bir şirket olarak 1988 yılında kaydedilen “İngiltere Kıbrıslı Türk Mühendisler Birliği”nin (Turkish Cypriot Engineers Association) kuruluş komitesinde Tüzük hazırlıklarından başlamak üzere aktif çalışmalarım oldu.
İlk Başkanlık görevini tanınmış iş adamı Günay Çerkez’in yaptığı devrede ben de Sekreterlik görevini yürüttüm. Kurucu üyelerden Soyer Nadiri ve Öner Kulle ile birlikte kurumun harcamalarında imza yetkisi olan 3 kişiden birisi olarak sorumluluğum devam ediyor.
Gerek Günay Bey, gerekse diğer Mühendis ve Mimar arkadaşlar ile yaptığımız çalışmalar birçok dostumuzun daha olmasını sağlamış oldu. İlgilenenler için Birliğin web sitesi linkini iletiyorum.
http://tcea.org.uk/tcea_objectives.htm
O gece guruba katılamayan gurup üyeleri. Mehmet-Alev Kahveci Çifti ve Ergün-Netice Olgun Çifti idi.
Riyadh şehrinde bulunduğumuz devrede TC Büyükelçilik personeli ile temaslarımız neticesi tanıştığımız yakın arkadaşlarımız var. Bir devre Riyadh Büyükelçiliği yapmış olan ve çok Babacan kişiliği ile tanıdığımız merhum Türkekul Kurttekin Bey, yerli gazetelerde Türkiye’nin milli meseleleri ile ilgili İngilizce yazılarım dolayısıyla benimle çok ilgilenmişti. Sonradan KKTC’de Büyükelçi olarak bulunduğu devrede Golf Sahasının açılış töreninde karşılaşıp sohbet etmiştik.
Riyadh’da çalışırken, Dört İnşaat Mühendisi Üniversite arkadaşım ile 19 seneden sonra karşılaşıp uzunca hasret giderdik. İki arkadaşımız maalesef bu arada vefat etti. Bir arkadaş Riyadh’dan Amerika’ya göç edip yerleşti. Bülent Güngör isimli bir arkadaşımla ailece çok yakın temas halindeyiz ve her fırsatta görüşmeye gayret gösteriyoruz. Kendisi Yüksel İnşaat AŞ’de “Senior Vice President” olarak hala çalışmaya devam ediyor.
Eşim Nevran’ın gönüllü olarak çok aktif bir yaşantısı olmuştur. Riyadh TC Büyükelçiliğinin Kermes çalışmalarına gönüllü olarak katkı sağlamıştır. Riyadh şehrinde ikamet ederken, oğlumuz Amerikan Ortaokulu talebesi idi ve Eşim haftada bir gün, gönüllü olarak okulun kütüphanesinde görev yapmıştır.
Londra’da Türk Kadınları Yardım Derneği’nin (Turkish Women’s Philanthropic Association-TWPA) çalışmalarındaki aktif görevleri olarak Haysiyet Divanı Üyeliği ve Kermes çalışmalarına bağlı konular ile ilgilenmeye devam ediyor.
Bu arada, Nevran TWPA’in Yönetim Kurulu Başkanı iken Dernek binasının büyültülüp restore edilmesi konusunda ben de yardımcı oldum ve gerekli projeleri hazırlayıp, resmi izinleri ayarlayarak işin yürütülmesinin kontröllüğünü yaptım.
KKTC Londra Temsilcileri ile de her zaman görüşüp tanışma imkanlarımız oldu.
Uzun süre Londra Temsilciliği yapmış olan Merhum Faik Müftüzade Bey, Eşimin Nikah Şahidi idi.
Çalışma hayatımın 8 senelik bir süresi Suudi Arabistan’ın Riyadh Kentinde yaşayarak geçti. Kadınlar açışından yaşamın çok zor olduğu böyle bir devre dahil, çok zor ve sıkı şartlar altında çalıştığım, çok sık iş seyahatleri yaptığım zamanlarda bana kayıtsız şartsız destek veren, çevresi ve sevenleri çok olan Sevgili Eşim ve Can Yoldaşım Nevran’a teşekkürlerimi borç bilirim.
Ben emekli oldum. Ancak Eşim, ev işlerine ve Torunla ilgilenmeye ilaveten, İngiltere Türk Kadınları Yardım Derneği’nin aktif bir üyesi olarak çalışmalarına tam gaz devam ediyor. Otururken de elinden yün işi eksik olmuyor. Şimdi elimden geldiğince destek olma sorumluluğu bana ait ! Çöp işleri, büyük boy bulaşıkları yıkama, elektrik süpürgesi kullanma ve bahçe işlerinden bahsediyorum !!
Bu Dünyada “çok itimat edilen dürüst bir kişi olabilmek ve ayni düşünce ve görüşte arkadaşlar edinebilmek” huzurlu olabilmenin ana gerekçesidir diye düşünüyorum.
Çok kısa bir FB paylaşımı olarak planladığım bu notları yazmaya başlayınca hatıralar tek tek gözler önüne geldiği için uzatmak zorunda kaldım. Sağolsun, Emin Akkor arkadaşımızın teşviki ile yayınlanmış oluyor. Yardımlarından dolayı kendisine teşekkürlerimi iletiyorum.
Eistein der ki : Hayatta ne aldığınız değil, ne verdiğiniz önemlidi. Bu kadar sofistike binaya, esere imza atmanızdan dolayı kutlarım.