Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uluğ İlve
Yücesoy, “20 Kasım 2023 Dünya Çocuk Hakları Günü” nedeniyle açıklamalarda bulundu.
20 Kasım 1989 tarihinde çocuk haklarının güvence altına alınması için Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafından “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”nin imzalandığını belirten
Yücesoy, 1989 tarihli “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”nin en kısa zamanda imzalanan
uluslararası bir sözleşme özelliğine sahip olduğunu ifade etti.
“BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ndeki maddeler birçok uluslararası anlaşmanın ve iç
hukuk hükümlerinin da referansı olmuştur” diyen Yücesoy sözlerine şöyle devam etti;
Sözleşme’nin ilk maddesi olan “18 yaşına kadar her insan çocuktur” hükmü ulusal hukuklarda
“çocuk” kavramının hukuki tanımının yeniden yapılmasına sebep olmuştur. Ayrıca
Sözleşme’deki Ayrım Gözetmeme (Madde 2), Çocuğun Yüksek Yararı (Madde 3), Yaşama
ve Gelişme Hakkı (Madde 6), Katılım Hakkı (Madde 12) çocuk haklarının güçlenmesi ve
sağlamlaşması açısından önemli dört temel ilkedir. Sözleşme, yaşama, özgürlük ve güvenlik,
ayrımcılık görmeme, eşitlik, katılım, ifade özgürlüğü, eğitim hakkı, özel yaşama saygı hakkı
gibi haklar nasıl yetişkinler için varsa çocuklar için de bu hakların olduğunu kabul etmektedir.
Çocuklarla ilgili hakların korunması sürdürülebilir olmalıdır
Yücesoy, “Dünya Çocuk Hakları Günü’nün doğmasına sebep olan bu sözleşmeyi Kuzey
Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle 1996
yılında KKTC hukukunun da bir parçası haline getirmiştir” dedi. “Ülkemizde çocuk hakları
Anayasa, kanunlar ve iç hukukumuzun bir parçası olan uluslararası mevzuat ile güçlü bir
şekilde korunmaktadır. Çocuk haklarının güçlü ve etkin bir şekilde korunması bir gelişmişlik
göstergesi olduğu için çocuklarla ilgili hakların korunması sürdürülebilir olmalıdır. Bu
durumda da ülkemizde çocuk haklarıyla ilgili daha fazla ne yapılabilir sorusu gündeme
gelebilmektedir” diyen Yücesoy, sözlerinin devamında şunları kaydetti: Unutulmamalıdır ki
kendini ifade edebilen, ayrımcılık görmeyen, toplumsal cinsiyet eşitliği içinde eğitim hakkına,
sağlık hakkına erişebilen çocuklar; güçlü aileler ve güçlü toplumların yapı taşlarını
oluşturmaktadırlar. Bu durumda da demokrasinin çocuklarla buluştuğu, çocukların katılım ve
gelişme hakkının güçlendiği, çocuğun yüksek yararının her alanda sağlandığı, çocuk dostu
politikaları daha güçlü bir şekilde kamu kuruluşları, özel sektör ve sivil toplumun çocukların
da söz sahibi olduğu, birlikte yürüyeceği bir yol haritasını hazırlama vakti gelmiştir.
