İçinde bulunduğumuz bu kritik dönem içinde yazılı basın organlarından gazetelerin de kapatılması gerektiğini savunuyorum.
Bakanlar Kurulu’nun dünkü toplantısı sonrası düzenlenen basın toplantısında sevgili meslektaşım Özgül Gürkut duruma dikkat çekmiş ve maalesef sorularına verilen yanıtlarda hükümet yetkililerinin “sesimizi duyurmak için medya organları yayınlarına devam etmelidir” yanıtını almıştır.
Bu yanıtı, hükümet yetkililerinin şovu için medya organlarının yayına devam etmesini istendiği şeklinde okuyorum. Hükümet yetkililerinin yazılı açıklama yaparak kamuoyunu bilgilendirilebileceği gibi, çalıştıklarını göstermek için fotoğraf ve görüntülerini de paylaşmak isterlerse, kendileri görüntü çekip basına servis edebileceklerini bilmelidirler. Tabii şovdan önce basın mensuplarını da riskli gurup dışına çıkarmayı düşünüyorlarsa…
Konunun dile getirildiği bakanlar kurulu toplantısı özelinden bile basın mensuplarının ne kadar riskli bir ortamda görev yaptıklarına bakabiliriz.
10 tane 2-3 saat önce nerede olduğu bilinmeyen bakanın bir araya geldiği ve saatler süren toplantıları sonrası yine 2-3 saat önce nerede olduğu bilinmeyen onlarca basın mensubu ve bakanların çalışma arkadaşları aynı odada buluşuyorlar. Basın açıklaması yapılacak diye, marketlerden daha da riskli bir ortamda alınan önlemler kameralara aktarılıyor.
Gerçekten hükümet kamu sağlığını düşünseydi böyle bir çalışma ortamı yaratmazdı. Onlarca insan iç içe bir odada basın açıklaması yapıp önlem alındığı denilen coronavirüse yayılma ortamı yaratıklarını düşünemediler mi? Acımasızca olabilir belki ama sorulara verilen yanıtlara baktığımda pek de umursadıklarını düşünmüyorum.
Eğer medya organları açıksa, orada çalışanlar en iyi haberi yakalamak için canla başla uğraşmak zorundadırlar. Acil vaka gelirse hastane önünde bulunuverirler. Havaalanındaki izdihamı aktarabilmek için yüzlerce kişinin bulunduğu ortama girmekten de geri duramazlar. Çünkü bu görevlerinin gereğidir.
Kısacası işini yapmak için riskli ortamdan geri duramayacak basın mensupları ve onların ailelerinin de riskten büyük ölçüde korunabilmesi için gazetelerin de bir süre yayınlarına ara vermesi gerektiği düşüncesindeyim.
Gazetelerin yayınını bu zor şartlarda sürdürmesini halkın haber alma özgürlüğü olarak değerlendirenlere de katılmıyorum. Toplum zaten anlık gelişmeleri internet gazeteleri ve sosyal medyadan takip etmektedir.
Gazetelerimizin hepsinin de çok iyi takip edilen internet gazeteleri bulunduğunu göz önünde tutuğumuzda da toplumun haber alma özgürlüğü kısıtlanmamış olur. Ülkemizde yetişkinler arasında sosyal medya kullanımının yüzde 90 civarında olduğunu tahmin ediyorum.
