ABD’nin Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldıran ve Yunanistan’a askeri desteğin önünü açan düzenlemeyi onaylaması, yeni askerlik düzenlemesini yasalaştıran Türkiye açısından ciddi bir tehdit oluşturur mu? Türkiye’nin güvenlik stratejisini ve ülkeyi bekleyen olası senaryoları, Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz bu soruları cevaplandırdı...

Sputnik'in haberine göre; ABD’nin Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ı silahlandırma kararı ve Türkiye’nin doğalgaz-petrol aramalarına yönelik sistematik itirazlar sebebiyle Doğu Akdeniz’deki gerilim hızla tırmanırken; Türkiye askerlik sistemiyle ilgili çarpıcı bir değişikliğe imza attı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen ve yasalaşan Askeralma Kanunu Teklifi, Türkiye’de askerlik süresinin 6 aya inmesinin ve bedelli askerliği sürekli hale gelmesinin önünü açtı. Bu da yasanın yürürlüğe girmesiyle, hâlihazırda askerlikte 6 ayı dolan 130 bin askerin de terhis olacağı anlamına geliyor.

GÜNEY KIBRIS’I SİLAHLANDIRAN ABD, TÜRKİYE’NİN S-400 ALMASINI İSTEMİYOR

Türkiye’de söz konusu tasarının yasalaşmasıyla eş zamanlı olarak, ABD’de de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı ve güvenliğiyle yakından ilgili ve son derece tartışmalı bir yasa tasarısı, senatodan geçti. Nisan ayında Senatör Marco Rubio ve Demokrat Senatör Bob Menendez tarafından Amerikan Kongresi'ne sunulan ve 26 Haziran’da kongreden geçen “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İşbirliği Kanunu" tasarısı, Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunun kaldırılmasının, Yunanistan’a 3 milyon dolarlık askeri destek sağlanmasının ve hem Yunanistan hem de Güney Kıbrıs’a ikişer milyon dolarlık askeri eğitim desteği verilmesinin önünü açtı.

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN DOĞU AKDENİZ SENARYOSU

ABD’de onaylanan bu tasarı, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’deki iki sondaj gemisiyle doğalgaz ve petrol aramaları başta olmak üzere, bölgedeki çıkarlarını tehdit etmekle kalmıyor; S-400 alımından vazgeçmemesi durumunda Türkiye’ye  F-35 sevk edilmesinin de önünü tıkıyor.

Son 24 saat içerisinde birbirinin takip eden bu önemli gelişmeler ışığında, Türkiye’nin güvenlik stratejisini ve ülkeyi bekleyen olası bölge senaryolarını, Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, detaylıca değerlendirdi. Doğu Akdeniz ve Suriye süreçlerinin Türkiye açısından önemine işaret eden Yavuz’a göre, yeni askerlik yasası sebebiyle askerlerin bir anda terhis olması kara kuvvetleri açısından “sorun teşkil edecek” nitelikte.

BÖLGEDE GERİLİMİ SÜRERKEN TÜRKİYE’NİN ASKERİ GÜCÜNDE ZAAF OLUŞUR MU?

Yasanın kadrolarda hem nitelik hem nicelik sorunu oluşturacağına işaret eden Yavuz “Yeni yasa sebebiyle, kışlalardaki asker sayısının aşağı yukarı yarısı gidecektir. Zaten yüzde 70 seviyesinde bir oranla hizmet yürütülürken, bir de bunun yarısı ortadan kalkarsa en az birkaç aylık bir süre için büyük bir zafiyet ortaya çıkacaktır. Ayrıca 1 yıl eğitimli bir askerle 6 ay eğitim görmüş asker arasında fark vardır. Ama en önemlisi, terhisler sebebiyle uzun bir süre kadroların doluluk oranları, eski seviyesine ulaşmayacaktır. Yasa, nitelik açısından da çok daha ağır tahribat yaratır. Bu yasa, önemli ölçüde profesyonel hale gelen deniz ve hava kuvvetlerinde problem olmasa da, kara kuvvetlerinde sorun doğurabilecek niteliktedir” dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın "TSK’nın etkinlik ve caydırıcılığına katkı sağlayacağına, anne babaları rahatlatacağına inanıyorum" sözlerini ve Türk siyasetindeki ‘beka’ vurgusunun hatırlatılması üzerine ise Yavuz “Ben bu ‘beka’ söyleminin zaten uzun süredir abartıldığını ve vatandaşı ikna için kullanıldığını düşünüyorum. Ama bu ülkenin gerçekten ‘beka’ sorunu olabilecek sorunu yok mudur? Elbette vardır. Bu yüzden de beka sorunundan bahsederken, askerlik süresini kısaltıp çok ciddi bir zaaf alanı yaratmak birbiriyle tutarlı değil. Maalesef popülist politikalar, askerlik dâhil, hayatın her alanına yansıdı. Anne-babalar erken terhise sevinebilir ancak vatan sevinmezse sorumluluk, karar alanlara aittir” değerlendirmesinde bulundu.

‘TÜRKİYE İLE ABD GİDEREK DAHA DA ÇOK KARŞI KARŞIYA GELİYOR’

ABD NATO elçisi: S-400 anlaşması devam ederse Türkiye F-35'leri kaybedecek

Bölgedeki gelişmeler göz önüne alındığında Türkiye’nin odağının Suriye, Doğu Akdeniz ve Ege olması gerektiğine işaret eden Yavuz “Suriye, Doğu Akdeniz ve hatta Ege’nin tek bir cephe olduğunu daha önce defaatle vurguladım. Birbirine bağlı bu bölgelerin oluşturduğu cephede, ABD ile Türkiye giderek daha çok karşı karşıya geliyor ve işin ilginci aynı ittifakın içinde yer alıyor olmamıza rağmen Türkiye’ye yönelik bu tehdit Amerika’nın tutumundan kaynaklanıyor” dedi.

‘TÜRKİYE, AMERİKAN TEHDİTLERİNE KARŞI SURİYE, MISIR GİBİ ÜLKELERLE BAĞINI ARTIRMALI’

Yavuz “ABD’nin bu politikasını tasvip etmek mümkün değil. Türkiye önümüzdeki süreçte bununla daha çok yüz yüze gelecek ve bu hayatımızı önemli ölçüde etkileyecek bir olgu olarak duruyor. Ancak Türkiye kendi bağımsızlığını ve egemenliğini iç cephesini kuvvetlendirerek ve Suriye, Mısır gibi ülkelerle bağını artırarak bu tehditlere karşı koyması lazım. Hatta Avrupa Birliği’yle ilişkilerini daha farklı bir zemine kaydırması gerekiyor. Eğer giderek daha çok yalnızlaşan adımlar atarsak bunun bedeli daha ağır olabilir. Netice olarak Türkiye Amerika’yla hayatın her alanında karşı karşıya geliyor. Önümüzdeki süreçte bundan doğacak problemlere hazırlıklı olmamız gerekiyor” diye devam etti.

‘TÜRKİYE İÇ CEPHESİNİ KUVVETLENDİRMEDEN, BÖLGE SORUNLARINI ÇÖZEMEZ’

Doğu Akdeniz’de ABD’nin Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a askeri destek vermesi, askerlik süresini kısaltan ve bedellinin önün açan Türkiye için büyük bir risk midir?” sorusuna ise Yavuz “Bu saptama, Türkiye’nin dikkate alması gereken bir saptamadır. Doğu Akdeniz’in merkezinde de Kıbrıs bulunmaktadır. Biz bir taraftan bu tehdidi görüyoruz ama bir taraftan da ordumuzun gücünü azaltacak tedbirler alıyoruz. Bunun arkasında da anlaşılması mümkün olmayan bir annelere, babalara şirin görünme gayreti var. Ancak Türkiye’yi yönetenler iç cepheyi kuvvetlendirmeden Türkiye’nin sorunlarını çözemezler” diye yanıt verdi.