banner2

“Hoşgörü”, “diyalog”, “duruşundan ödün vermemek” ve Basın Günü

“Hoşgörü”, “diyalog” ve “duruşundan ödün vermemek”… Üçünü birden barındırabilen insanlar hayata pozitif bakabilenlerdir.

Bu üç özelliğe erişme çabası olmayanlar, hayatları boyunca mutsuz ve arkadaşsız kalıp sağa sola saldırmanın ötesine geçemezler.

Gazetecilik için de önemli olan bu özellikleri taşıyabildiğimiz ölçüde mesleğimizi objektif ve toplum çıkarına yapabiliriz.

Eleştirdiğimizle aynı ortamda olabilmeli, rahatsızlığımızı yüzüne söyleyebilmeli ve onu da dinlemeyi başarabilmeliyiz, ancak o ölçüde topluma daha fazla faydalı olabiliriz.

Ben, bu özellikleri taşıyor muyum ki öğüt veriyorum diye sorabilirsiniz?

Hayır. Diyalogdan kaçmıyorum, duruşumu koruyorum ama hoşgörü noktasında ciddi eksiklerim vardır. Bazı insanlarla aynı ortamda bulunmaktan kaçınıyorum bu da benim zayıflığımdır. Dilerim zamanla bunu da aşabilirim.

Gelelim 11 Temmuz Basın Günü etkinliğimize…

Gazeteciler Birliği, düzenlediği resepsiyona ülkemizin yönetiminde görev alan siyasetçiler, bağımsız kurum temsilcileri ve sivil toplum örgütlerini davet etti. Bu bir gelenektir, gelenler hoş gelmiştir.

Biz gazeteciler yanlış yaptığını düşündüğümüz herkesi eleştiriyoruz. Geriye dönüp baktığımızda eleştirmediğimiz ve ülke için yanlış kararlar aldığı gerekçesiyle suçlamadığımız siyasetçi, sivil toplum örgütü kalmamıştır. Hatta kendi meslektaşlarımız için de dönem dönem aynı eleştirileri yapıyoruz. Biz eleştirdiğimiz, yanlış yaptığını düşündüklerimizle aynı ortamda olmaktan kaçarsak yalnızlaşır ve kendi sesimizi hiç duyuramayız. O zaman gazetecilik vasıflarını yitiririz.

Son bir yıl içinde aleyhinde en fazla basın açıklaması yaptığımız kişi Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dır. Resepsiyon davetimize icap edip gelen, hatta konuşmasında bizim asla onaylamadığımız ifadeler de kullanan Tatar’ı davet etmekle, biz bugüne kadar yaptığımız eleştirilerden ödün vermedik. Tepkimiz ve çağrılarımızda aynı noktadayız.

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, başkanı olarak ben ya da yönetim kurulundaki arkadaşlarımızın politik duruşuna göre yönetilen bir sivil toplum örgütü olsaydı bugün ülkenin en büyük ve en saygın basın örgütü olmazdı.

Bizim tek rehberimiz var. Basın özgürlüğü vazgeçilmezimizdir. Gerektiği her noktada da Gazeteciler Birliği üyeleri, toplumun desteğiyle ifade özgürlüğünün geriletilmesi çalışmalarına set koymuştur. Bizim tek derdimiz ülkemizde gazetecilik yapma koşullarını iyileştirmek ve ifade özgürlüğünü koruyup geliştirmektir.

1990’lı yılların sonunda çizilen bu duruş bugüne kadar gelen tüm yönetim kurulları tarafından devam ettirilmiştir. İyi yoldayız ki örgütümüze aidiyet duygusuyla bağlı olan üyelerimizin de desteği devam etmektedir.

Gazeteciler Birliği’nin yıllardır yaptığı başarılı çalışmaları değersizleştirip bundan prim alacağı yanılgısında olanları üzülerek takip etmekteyiz.

İyi bir insan olabilmenin yolu, hoşgörümüzü koruyarak, doğrularımızdan ödün vermeden, diyalog yolunu açık tutarak ilerleyebilmektir. Sadece “başkalarının yaptıklarını eleştirerek prim yapma yerine kendi yaptıklarıyla adından söz ettirme” anlayışını toplumda yayma çabamızı artırmalıyız.

YORUM EKLE

banner12

banner1