banner2

Irkçılık yine hortladı

İlahiyat Koleji önünde eylem yapanlara karşı kullanılan üslup ve sonrası sosyal medya üzerinde devam eden karşılıklı ifadeler yetmezmiş gibi, 15 yaşındaki bir çocuğun kendinden daha da küçük başka bir çocuğa tecavüzüyle ilgili yapılan yorumlarda ırkçılık tavan yaptı.

Sosyal medyanın sağladığı kolay tepki verme mekanizmasını kullanırken ötekileştirmeyi daha kolay yapıyoruz, hele de birkaç destekçi bulunca kullanılan üslup daha da insafsızlaşıyor. Aynı gün içinde takip ettiğim bu iki konu üzerinde doğru zeminde tartışılmayı denemeden ötekileştirerek kendimizi mahsumlaştırdığımızı zannediyoruz.

Yüksek Mahkeme’nin ilahiyat kolejiyle ilgili verdiği kararın ayrıntısını bilmeden toptan retçi ya da toptan kabulcü tarafların az olmadığını görmek çok üzücü.

Mahkeme kararının ilahiyat kolejini kapatma niteliğinde olmadığı ve doğru zeminde açılmadığı şeklindeki kararını okuduktan sonra, yapılması gereken ilk işin bugün gelinen noktaya yol açanları sorgulamak olması gerekirken, biz birbirimizi ötekileştirmenin peşine düşmüşüz. Ankara’ya yağcılık yapacak diye aceleci davranan ve yasal yapıya göre süreci başlatmayanlar aslında bugünün suçlusudurlar. Yasal yapıya uygun ya da yapılacak yasal düzenlemeye göre eğitim verecek bir kolej başta açılsaydı bugün bu kadar düşmanlaşmazdık birbirimize. Biz esas suçluları bıraktır, karşı görüştekilere saldırıyoruz.

İlahiyat eğitimi almak istemek kadar istememek de bir haktır. Kimsenin hakkı yoktur, kendi istemediği görüşü savunanları Rumcu ilan etmeye, ya da doğup büyüdüğü topraklardan kovmamayı seslendirmeye. Öncelikle kabul etmemiz gerekir ki, bu toraklarda kimsenin diğerinden daha fazla Müslüman olduğunu iddia edemeyeceği gibi, herkesin Müslüman olma zorunluluğu da yoktur. İlahiyat Koleji önünde eylem yapanlara saldırmak kadar, o okulda eğitim almak isteyenleri dışlamak ve hakaret etmek de aynı derecede yanlıştır diye düşünüyorum.

Sabahın erken saatlerinde internet gazetelerinde yayınlanan ve sosyal medyayla anında ülkenin bir numaralı gündem maddesi haline gelen tecavüz olayında da tartışmanın boyutu içler acısı.

15 yaşındaki bir çocuğun kendinden yaşça küçük bir başka çocuğa tecavüzünü yine ırkçılık temelinde tartışıyoruz. Doğum yerine göre zanlıyı ve ailesini linç ederken, yine olayı doğru zemine çekemiyoruz.

En iğrenç suçlardan biri olan tecavüzü 15 yaşındaki bir çocuğun gerçekleştirmesi öncelikle toplumun bir ayıbıdır. O çocuğun doğup büyüdüğü aile ve sosyal çevresi nasıl bir yapıdır ki, çocuk yaşta tecavüze yeltenebiliyor. Olayı bu çerçevede tartışırken elbette ailenin sosyal durumuna bakılacak, çocuğun nasıl bir ortamda olduğu üzerinde durulacak.  Ama bunu odaklanmadan direkt ötekileştirmeyle kendimizi olaydan soyutlayamayız. O çocuk, yarın kendini cezaevinde suç makinelerinin arasında bulacak. Çocuklar için bir rehabilitasyon merkezine sahip olmayan ülkemiz bu çocuğu, diğer birçokları gibi daha azılı bir suçluya dönüştürmeye müsait ve biz bunu tartışmaktan kaçmamalıyız.

İlahiyat koleji ve dayandığı ideolojinin şeriat düzenini getireceği endişesiyle feryat eden ve buna karşı mücadele edenlerin, tecavüz olayı karşısında şeriat cezalarını talep etmesi nasıl bir terslik içeriyor.

Her iki kesimde birbirine ırkçılığa varan şekilde saldıran arkadaşlarımı görünce bir o kadar daha üzülüyorum ve nereye doğru gidiyoruz sorusuna yanıt aramaya başlıyorum.

YORUM EKLE

banner12

banner1