Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği'nin konuyla ilgili açıklaması şöyle:
Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği olarak sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim dedik.
Bizler artık “mış “ gibi yapılmasından yorulduk. İlkesizlik damarlarımıza kadar işlemiş. Bir söylediğimiz diğeri ile örtüşmüyor.
Her gün Yunan ve Rum medyasında Türkiye ve Kıbrıs Türkleri ile ilgili o kadar çok olumsuz haber ve senaryo yazılıyor ki; bizler sadece seyirci olarak izliyoruz. Bizlere karşı yapılan hukuk dışı uygulamalara ise ses dahi çıkarmıyoruz. Alın size uygulama:
Adamlar ülkemize yatırım yapan üstelik vatandaşımız olan İş İnsanlarını tutukluyor hapse atıyor biz de tık yok. Yetmiyor otuza yakın firma sahiplerini de kırmızı bültenle aramaya ve yakaladığı yerde tutuklamaya çalışıyor, bizde yine tık yok. Hükümetin küçük ortağı “Rumlara yaptırım geliyor” diyor. Yine tık yok.
İş İnsanları Derneği olarak bizler, Rum tarafının yapmaya çalıştığı şeyi, Kıbrıs Türkünü ve onun iş insanlarını yaşatmamaya yönelik bir davranış olarak değerlendirmekteyiz. Rum Yönetimi, Kıbrıslı Türk İş İnsanları güçlendiği sürece bunu kendine tehdit olarak görmekte ve önünü kesmeye çalışmaktadır. Kıbrıs Türküne yaşam hakkı tanımamaktadır. Bir başka ifade ile Kıbrıs Türküne kurşun sıkmaktadır.
Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor “görüşmelere katılmayacağım diyor” muhalefet “böyle bir davranış kabul edilemez” diyor hatta Rumları haklı görüyor. Yetmiyor AHİM’in Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili aldığı kararı başarı olarak yorumluyor. Oysa bu, savaş sonrası ıstıraplar çekmiş, mağduriyetler yaşamış, galip ve haklı tarafın, saldırarak Kıbrıs Türkünü yok etmeye çalışmış, mağlup olmuş, haksız tarafa tazminat ödediği emsali olmayan tek sistemdir. Ne edep kalmış ne adap, ne ilke kalmış ne de ilkeli siyaset.
Bizler İş İnsanları Derneği olarak “mış” gibi yapılan bu davranışların, Denktaş’ın ortaya koyduğu ilkeli ve omurgalı siyaseti ile de örtüşmediğini düşünenlerdeniz. Çünkü, karşılıklılık ilkesi hanemizde eksi olarak durmaktadır.
Hatırlanacağı üzere Sayın Denktaş’ın “kısasa kısas” politikası, Kıbrıs meselesinde özellikle Türk tarafının uluslararası arenada karşı karşıya kaldığı çifte standartlara bir tepki olarak geliştirilmiş önemli bir stratejidir. Bu politika, Denktaş’ın siyasi vizyonunda adalet, eşitlik ve karşılıklılık ilkelerine dayalı bir dış politika anlayışını yansıtır. Denktaş’ın “kısasa kısas” düşüncesinden hareketle, “sen nasılsan ben de öyle olurum” düşüncesini vazgeçilmez bir unsurdur. Bu düşünceden hareketle mülk sorunu 2003 ‘e kadar savunulan “iki egemen devlet arasında toplu takas yolu ile çözülür” şekliyle belki yeniden masaya getirilmesi gerekir. Bırakın Rumlar koştursun.
Kıbrıs Türkünün yaşadığı o zalim günlerin geri gelmemesi için bu günlerin kıymetini bilen İş İnsanları olarak, Sayın Tatar ve Hükümetten laf değil bir an önce icraat beklemekteyiz. Kısasa kısas omurgalı duruş beklemekteyiz. Bunlar yapılmadığı sürece de, Rumların baskılarını sistematik olarak artıracaklarından eminiz.
İş İnsanları demedi demeyin.