banner2

Kemal Yılmaz'ı kuyuya atanlar şimdi nerede?

İskele eski Kaymakamı Kemal Yılmaz’ın mahkemenin verdiği kararı uygulamadığı gerekçesiyle yargılanıp mahkum edilmesi gayet doğal bir durumdur. Ve olması gerekendir.

Mahkeme kararını istediğimiz kadar sorgulayalım. Ama bu kararı uygulamayan kamu görevlisinin suç işlediği gerçeğini değiştiremeyiz.

Karpaz bölgesindeki bungalovların yasa dışı olarak oralara konumlandırıldıkları için mahkemenin yıkım kararı vermesi beni bir açıdan üzmüş, bir açıdan da sevindirmişti.

Müşteri olarak gittiğim ve orada bulunmaktan mutlu olduğum mekanların yıkılacak olmasına elbette ben de üzülmüştüm. Ama ortada yasadışı bir işlem varsa bunu koruyamam. Bu açıdan da yasadışı bir yapılanmaya yargıdan bir karar çıkmasına sevinmiştim. Bu nedenle yıkım kararına bir tepki seslendirmemiştim.

Kıbrıs Türk siyaset ve bürokrasinin birçok kademesinde görev yapan Kemal Yılmaz’ın kişiliğinden çok bürokrat-siyasetçi ilişkisi açısından bu konunun değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

En azından ben bunu yapacağım. İnatla konuyu başka yerlere çekenler hatta bu hukuksal süreç üzerinden bile ırkçılık tartışması yaparak, ırkçılığa yeniden soyunanların oyununa gelmeden.

İşin acayipliği ise tüm değerleriyle yaşamasını arzuladığımız demokrasimizin son kalesi olan hukukun bir kararı üzerinden, mahkeme kararını uygulamayan bürokratı, hapse mahkum oldu diye kahraman yaptık. Hatta bir mit yaratıyoruz. Neden? Bundan siyasi prim elde etmek isteyenler öyle taktir etti diye.

Kemal Yılmaz olayından çıkarılacak birçok ders vardır.

Yıkım kararı döneminde, Karpaz’daki işletmecileri “hiçbir şey olmaz” diye kandıran ve daha çok yatırım yapmalarını teşvik eden siyasilerin yalancılığı ortaya çıkıp bölge halkından tepki görmelerini engellemek için gelen telkinlere kulak veren Kemal Yılmaz’ın bugün yanında olanlara baktığımızda o dönemde kendisini kuyuya atanların ortada olmadığını görüyoruz.

Keşke bunlardan biri ortaya çıksa ve hem Kemal Yılmaz’dan hem da KKTC mahkemelerinden özür dilese olmaz mı? O zaman onları geçmişteki tüm günahlarına rağmen taktir ederim.

Siyasilerin büyük çoğunluğunun sadece kendi ve siyasi geleceğini düşündüğünün ve bürokratını çok kolay harcayabileceğinin bir örneğidir bugün tartıştığımız bu olay.

Son yıllarda siyasilerin telkinini sorgulamadan uygulamaya koyan bürokratların başının yanmasının ilk örneği değildir bu. Mahkeme ile sonuçlanan, emeklilik ikramiyesinin büyük bir bölümünü bile iade eden bürokratlar geçti, sorgulamadan attıkları imzalardan dolayı. Neden? Siyasilerin verdiği güvenceye kandıkları için.

Bu da bize gösteriyor ki, bizi bulunduğumuz konuma atayanların değil, hukukun yolunda gitmemiz gerekir. Hukuk rehberimiz olsun ki, “yap da hiçbir şey olmaz” diyenlerin bizleri ittiği çukura düşmeyelim.

Olaya, isimler ve konular açısından bakıldığında duygusal yanımız daha ağır basar. İstemeden olsak da başka konularla kıyaslayarak vicdanı ön plana çıkartıp adaleti sorgularız. Ülkeyi soyup soğana çevirenler varken niye bunlarla uğraşılıyor savunmasını hem yıkım zamanı hem de bugünlerde sık duyar olduk.

Ama her olayı, birbirinden bağımsız değerlendirmek gerekir hukuk süreçlerinde.

Evet, ülkedeki en acil sorun değildi Karpaz’daki bungalovlar. Ama mahkemeye götürülen ve sonuçlandırılan dava bu. Keşke daha büyük suç olan diğerleri de yargı aşamasına gelse ve adalet yerini bulsa. Ama onlar yargıya intikal etmedi diye daha hafif suç olsa bile yargının gündeminde olanlar görmezden gelinemez.

Kemal Yılmaz’ı yaptığından dolayı destekleyenler olabilir, buna bir şey diyemem. Ama mahkeme kararını uygulamayanların cezasını çekmesi gerçeği kişiye özgü değildir. Verdiği kararı uygulanmayan yargının bunun hesabını sormasını sorgulamadan önce, mahkeme kararının neden yerine getirilmediğinden sorguya başlasak yanıtı erken buluruz. Üstelik mahkemenin kendi güvenirliğine sahip çıkmasından daha çok ne bekleyebiliriz ki…

güvenilir bahis siteleri - deneme bonusu - canlı bahis - kaçak iddaa - casino siteleri -

YORUM EKLE

banner12

banner1