banner2

'Kıbrıs sorununu ancak Erdoğan çözer'

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs ziyaretine herkes kendi açısından yorum getiriyor.

Gelişini kınayanlar ve destek olanların mesajları ardı ardına gelirken, önceleri beni şaşırtan, çok düşündüren ve sonrasında hak verdiğim bir sohbeti paylaşmak için uygun bir gündeyiz diye düşünüyorum.

Kıbrıslı Rum bir gazeteci arkadaşımla Türkiye seçimlerini değerlendiriyorduk. Türkiye siyasi tarihini iyi takip eden biri olarak geçmiş ve bugünün kıyasını her zaman keyifle dinlediğim gazeteci arkadaşım, seçimleri Erdoğan’ın kazanmasına çok sevindiğini dile getirdi.

Neden diye sorularla sebebi aramaya başladığımda, memnuniyetin altında Kıbrıs sorunu yattığını gördüm.

Kıbrıs’ta federal çatıda bir çözüme ulaşılmasını arzu eden bu Kıbrıslı Rum gazeteci arkadaşım, duygudan arınmış, realiteye dayalı yorumunda, “Kıbrıs’ta çözüme bir tek Erdoğan ile ulaşabiliriz” diyerek noktayı koydu.

Erdoğan’ın Annan Planı dönemindeki duruşunda olmadığı ve başarısızlıkla geçen süreçlerin sonunda bugün iki kesimli bir çözümden yana olduğunu ilettiğimde, “Olsun, diğerlerinin hiçbir görüşü yok” derken; bundan, aslında Kıbrıslı Rumların Türkiye siyasetini ne kadar iyi izlediğini görebiliyoruz.

CHP, MHP ve İyi Parti’nin Kıbrıs ile ilgili hiçbir düşüncesi olmadığını ve her konuştuklarında, bilgisizlik, öngörüsüzlük, adada yaşayanları umursamazlığı net olarak sadece biz görmüyoruz.

Türkiye’de iç siyasette de alternatif olmayı başaracak şekilde politika üretmekten yoksun bulunan, liderlerinin koltuğu koruma uğruna partilerinin bölünmesi yolunu açtıkları bir ortamda, siyasi partilerin AKP’de yarattığı avantajlı durumu Kıbrıs politikasında da görülebiliyor.

Erdoğan ve AKP, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili 10 yıl önceki duruşlarında olmasalar bile en azından bu konuda iktidar olmanın da avantajıyla politika ortaya koyuyorlar. Son yıllarda bazı yetkili kişilerin saçma sapan konuşmalarına rağmen AKP, Kıbrıs konusunda 1975’te kalmayıp kendisini güncelleyebiliyor.

Kıbrıs sorununda çözümünün en önemli başlıklarından garantörlük ve garantiler konusunda kilidin Türkiye olduğunun farkında olan Kıbrıslı Rum gazeteci arkadaşıma göre diğer siyasi partilerin vizyonsuzluğundan dolayı Erdoğan’a umut bağladı.

Türkiye’deki politik aktörlerin Kıbrıs konusundaki, sabit fikirlilikleri, Kıbrıslı Türklerin hassasiyetlerini umursamayan tavırları, söylemlerinde hiçbir fikir üretmeyenlerin çoklukta olduğu bir ortamda, bu açıdan baktığımda Kıbrıslı Rum gazeteciyi anlayabiliyorum.

Türkiye’de yeni dönem başlarken, bunun ülkemize yansıması nasıl olur? Seçim öncesi, yanıtını merak ettiğimiz bir soruydu. Türkiye hükümetinin bize yaklaşımı değişir mi, bugünkü ziyaretten sonra anlamaya başlarız diye düşünüyorum. Ama bizde bir değişiklik yok.

Ziyaret için yapılan çevre temizliği, insana keşke Erdoğan bir ada turu atsa dedirtiyor. Ortamı fırsata döndürüp hükümetten talepleri için kazanma girişimlerini her Türkiye liderinin gelişi arifesindeki gibi yaşadık.

Erdoğan’ın politikasını beğenmeyenlerin ziyarete tepkileri, neden tepki gösteriyorsun diye onlara yöneltilen eleştiriler. Ziyaretten duyulan memnuniyetler ile ziyaret ve Erdoğan politikalarına destek mesajlarının yarattığı ortam geçmişin bir tekerrürü oldu.

Yeni seçilen cumhurbaşkanının ilk ziyaret ettiği ülkenin KKTC olması ve bu vesileyle Kıbrıs’ın bugüne kadarki en büyük camisi olan Hala Sultan Camisi’nin açılışından ibaret bir ziyaret olmayacağı kanaatindeyim.

BM’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili hareketlendiği gündemde, bugün bu konu elbette masada olacak ve hükümet icraatları, rahatsızlıklar ve talepler de aynı şekilde gündeme gelir diye düşünüyorum.

Yarın ya bizim için farklı bir gün olacak, ya da Erdoğan ziyareti geçmişteki rutinler gibi olacak ve heyecanını geride bırakıp normal gündemimize döneceğiz.

ultrabet - vdcasino - vegabet - venüsbet - vevobahis

YORUM EKLE

banner12

banner1