banner2
banner34

Cenevre konferansı sonrası ne yapmalı? Nasıl yapmalı?

Cenevre konferansı sonrası ne yapmalı? Nasıl yapmalı?
banner45

Resmi olmayan BM gözetimindeki Cenevre Konferansı Türk tarafının akıl almaz isteklerini içeren altı maddelik önerileri sebebiyle olumlu sonuçlanmadı. Buna rağmen, Guterres’in sürecin devam edeceğini söylemesi kapıyı tam kapatmadı. Umut ışığı bu aralıktan girmeye devam edecek.

Bu sonuçla Anastasiadis hem dünyada, hem de iç politikada rahatladı. Artık uzlaşmaz taraf olmadığını gösterdi. Bu nedenle Anastasiadis Tatar’a bir teşekkür borçludur.

2003 yılından beri umutla beklenen çözüm, yine gerçekleşmedi. Bugüne kadar meydanlarda bağırdığımız “Kıbrıs’ta barış engellenemez” sloganı yine yerine getirilmedi. Barışın engellenmesi devam ediyor.

Her ne kadar Türk heyetinin başı olarak Ersin Tatar görünse de, en büyük engelin Türkiye olduğunu artık açık seçik görmekteyiz. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Ankara’da geliştirilen “iki devletli çözüm” modeli, ancak Türkiye’ye bağlı bir cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilirdi. Bu kişi de Ersin Tatar’dı. Seçtirmek için her şeyi yaptılar. Kimisini vaatlerle, kimisini tehditlerle, seçim irademizi etkilediler. Amaçlarına da ulaştılar. Adım adım isteklerini yapıyorlar ve biz bu işten zararlı çıkıyoruz.

banner37
Gayri resmi görüşmelerin başarılı olmamasında, tabii ki tek suçlu Türkiye değil. AB de en az Türkiye kadar suçludur. Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinden AB vatandaşıdır. AB, hem üye devlet olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, hem de AB’nin vatandaşları olan Kıbrıslı Türklerin ortak sorunu olan bu konuda, gerekli duyarlılığı ve baskıyı göstermedi. AB’nin büyük devletleri, Türkiye ile olan ekonomik ilişkileri ve Suriyeli göçmenlere tampon görevi üstlenmesi nedeniyle pek söz söylemek istememektedir. Bu da AB’nin çok samimi olmadığını göstermektedir. AB, tıpkı diğer emperyalist devletler gibi çıkarı olmazsa kılını kıpırdatmaz. Bunu da biliyoruz.

Bundan sonra ne yapmalıyız?

Öncelikle her fırsatta, her platformda, Tatar’ın Kıbrıslı Türkleri temsil etmediğini söylemeliyiz. Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye’nin çıkarlarını savunduğunu açıkça vurgulamalıyız.

En az ayda bir kez, Güneydeki federalistlerle, gerek Kıbrıs konusunda, gerekse çevre ve diğer uluslararası sorunlar için ortak görüş ile hazırlanacak basın duyuruları, hem kuzeyde, hem de güneyde yapılmalı. Bu şekilde ortak vatan için, ortak mücadele edebileceğimizi kanıtlamalıyız. Dünyaya açılan bu kanalı iyi kullanmalıyız.

Guterres’in açık bıraktığı bu kapıdan daha aydınlık günlere ulaşma hedefimizden hiç şaşmadan ilerleyeceğiz. Işık varsa umut da vardır.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1