banner2
banner34

Çevreye sahip çıkın!

Çevreyle ilgili sivil toplum örgütleri, yeni oluşacak hükümetten, çevre felaketleriyle ün salan ülkemizde, çevreyle ilgili bir devlet politikası oluşturmasını istedi

Çevreye sahip çıkın!
banner45

Çevreyle ilgili sivil toplum örgütleri, işbaşına gelecek yeni hükümetten, dört bir yanı çöplüğe dönüşen, çevre felaketleriyle ün salan ülkemizde, çevreyle ilgili bir devlet politikası oluşturması istedi.

Yeşil Barış Hareketi, Çevre Mühendisleri Odası, Biyologlar Derneği ile Kuşları ve Doğayı Koruma Derneği yetkilileri, yeni oluşacak hükümetten, bundan önceki hükümetlerin aksine, çevremizi koruyabilmek için somut adımlar atmasını beklediklerine dikkat çekti.

Yeşil Barış Hareketi, dünya ülkelerinde, çevre tahribatının önlenmesi, daha sağlıklı bir çevrede yaşayabilmek için çevrenin, siyasilerin iki dudaklarının arasından çekilip alındığına dikkat çekti. Yeşil Barış Hareketi, ülkemizde de bilimsel esaslarla çalışabilecek, özerk yapısı ve bütçesiyle bir sistem oluşturulmasını talep etti.

Çevre Mühendisleri Odası, ilgili kamu dairelerinde, belediyelerde, atık su arıtma tesislerinde ve çevreyle ilgili işlev gören diğer tüm kurumlarda, çevre mühendisleri istihdam edilmesi halinde çevre sorunları ile daha kolay mücadele edilebileceğine vurgu yaptı. Çevre Mühendisleri Odası, üyelerinin, ilgili kurumlara istihdam edilmesini istedi.

Biyologlar Derneği, yeni oluşacak hükümetten, öncelikle, bir çevre politikası yaratmasını istediklerini söyledi. Çevre Koruma Dairesi’nin etkinliğini yitirmiş durumda olduğuna dikkat çeken Biyologlar Derneği, Doğal Hayat Birimi’nin güçlendirilmesi, çevre suçlarına anından müdahale edebilecek bir yapıya kavuşturulmasını arzu ettiklerini açıkladı. Biyologlar Derneği ayrıca, yeni hükümetten, yatırım adı altında ormanların icar edilmesinin ve kıyıların peşkeş çekilmesinin kesinlikle önüne geçmesini talep etti.

KUŞKOR ise, yeni oluşacak hükümetten, koruma bölgesi ilan edilen yerlerin gerçek anlamda korunmasını istediklerini bildirdi.

Sahir: Çevre siyasetten arındırılmalı

Gazetemiz KIBRIS’a konuşan Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, çevre konusunda en önemli konunun bir devlet politikasının oluşturulması olduğunu söyledi.

Doğan Sahir, ne yazık ki ülkemizde çevreyle ilgili bir politikanın henüz bulunmadığını kaydetti.

Çevre ile ilgili yasada ve sistemde arızalar olduğunu anlatan Sahir, bunlarla birlikte çevre ile ilgili makamlarda da sıkıntılar bulunduğunu bildirdi.

Doğan Sahir, ülkeyi yönetenlerin çevreye bakış açısının sağlıksız olduğunu belirtti. Dünyanın çağdaş ülkelerinde çevrenin siyasi bir rant unsuru olarak görülmediğine değinen Sahir, çevrenin, insanların evi, yaşam alanları olduğunu, dikkatli davranılmadığı takdirde sağlıklı yaşanamayacağına dikkat çekti.

Doğan Sahir, dünya ülkelerinde çevre tahribatının önlenmesi, daha sağlıklı bir çevrede yaşayabilmek için çevrenin siyasilerin iki dudaklarının arasından çekilip alındığını dile getirdi.

Dünyada çevre ile ilgili uygulamanın, siyasilerin hiç mücadele edemeyecekleri, bilimsel esaslarla çalışabilecek, özerk yapısı ve bütçesiyle oluşturulan bir sistem olduğunu ifade eden Sahir, bu mekanizmanın siyasilerin üzerinde olduğunun altını çizdi.

Doğan Sahir, bu sistemin tamamen gerekli ihtiyaçlara göre kadrolaştığını çevreye duyarlı davranırken, kararları da ona göre zaman kaybetmeden anında alabildiğini ifade etti.  Bu sistemle örneğin bir yerde suyun tuzlanması veya kirlenmesi söz konusuysa, siyasi bir makama bağlı kalmadan gerekli önlemlerin hemen alınmasının mümkün olabileceğini söyleyen Sahir, ülkemizde maalesef böyle bir makam olmadığını ve bunun eksikliğini ciddi şeklide hissettiklerini kaydetti.

Ülkemizde siyasilerin dünyada uygulanan bu sistemi uygulamak istemediklerine inandığını anlatan Sahir, çünkü ülkemizde çevreyi sermaye olarak kullanma zihniyetinin ağır bastığını aktardı.

Doğan Sahir, şöyle konuştu:

“Bu boyutu ile elimizdeki Çevre Yasası’na baktığımızda, yasal mevzuat da yetersizdir. Hem günümüz koşullarına göre yetersizdir, hem de bizde özerk bir yapıya sahip “Çevre Yönetim Mekanizması” olmadığı için dünyada kullanılan en iyi örnekteki bir yasa da olsa, uygulanması mümkün değildir.  Çünkü bizde yetki karmaşası vardır. Çevre yasamız maalesef bütün yönetimi parçalamış ve birçok makama vermiştir. En basit örneği, yer üstündeki suyu başka makam, yerin altındaki suyu başka makam idare ediyor. Sulak alanları başka makam, atık sularla başka makam ilgileniyor. Böylesi bir keşmekeş içerisinde, bürokraside boğulan hantal bir yapı vardır. Bu durum, gerçekten görev yapmak isteyenlerin de önünü tıkamaktadır”.

Dünyada uygulanan özerk çevre yönetim sistemlerinin ülkemizde de uygulanması için yeni oluşacak hükümetin bu hedefe doğru bir temel atması gerektiğine değinen Sahir, çevrenin bir elden, doğru politikalar üretilip doğru yönetilmesi ve yasal mevzuatın da güncellenmesi gerektiğini bildirdi.

Doğan Sahir, çevrenin, turizmle veya bir başka makamla bir çatı altına konmaması gerektiğine de vurgu yaptı. Çevre kaynaklarını kullanan makamın çevreyi denetleyemeyeceğine dikkat çeken Sahir, çevreyi denetleyecek makamın tek olması gerektiğinin altını çizdi.

Doğan Sahir, ayrıca sivil toplum örgütlerinin de bilgilerinin değerlendirilmesi gerektiğini, yılların birikimini taşıyan uzmanları barındıran sivil toplum örgütlerinin bilgilerinin günümüze kadar değerlendirilmediğini, havadan inme projelerin çevremizi mahvettiğini dile getirdi.

Çevre örgütlerinin hiçbir zaman gelişmeye karşı olmadıklarını belirten Sahir, birbirini tamamlamayan, hatta çelişen, savurganca doğayı bozan gelişmelere karşı olduklarını vurguladı.

Sahir, “Bilinmesi gerekir ki, çevre kaynakları doğru kararlar verilerek ancak bir kez kullanılabilir. Hata yapılması halinde geriye dönmek mümkün değildir” ifadesini kullandı.

Geçmişte yapılması gerekenlerin hep tersinin yapıldığını, bu kaynakları korumak yerine çevrenin yağmalandığını ifade eden Sahir, kıyıların, dağların ve ovaların her köşesinin yağmalandığını aktardı. Doğan Sahir, yasalara aykırı yapılan bu yağmaların derhal son bulmasını istedi ve bu yanlışlardan, daha fazla geç olmadan geriye dönülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Küresel iklim değişikliklerinin en çok etkileyeceği bölgelerden birinin de adamız olduüunu, önlem olarak bu yönde de herhangi bir yerel çalışmayı göremediklerini dile getiren Doğan Sahir, bu duyarsızlıkla ülkemizin yorganı konumundaki mikroklimamızın da berhava edildiğinden yakındı. Ağaçlarımızın her geçen gün daha fazla telef edildiğine değinen Sahir, ağaçlarımızın korumasız, zavallı durumuna düşürüldüğünü, isteyenin istediği ağacı kesebildiğini, bunun cezasının da, takip edeninin de birçok çevre suçunda olduğu gibi bulunmadığından yakınarak, bütün bunların, gelecek yeni hükümetin ev ödevi olduğunu vurgulayarak sözlerine son verdi.

Veysioğlu: Çevre mühendisleri görevlendirilmeli

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Doğuç Veysioğlu, yeni bir hükümet oluştuğu zaman öncelikle üyelerinin daha kolay iş bulmalarını sağlayabilecek adım attıklarını, ancak bunun sadece üyelerine iş bulmakla alakalı olmadığını, ülkenin çevre kalitesini artırmaya yönelik de olduğunu söyledi.

banner37
Doğuç Veysioğlu, öncelikle vize tüzüklerinin geçmesini istediklerini, vize tüzüğü sayesinde memlekette hiçbir kontrol olmadan tasarlanan ve yapılan atık su arıtma tesislerine bazı standartlar getirilmesini talep ettiklerini kaydetti.

Atık su arıtma tesislerinin çevre mühendisleri tarafından tasarlanıp, işletilmesinin önemini vurgulayan Veysioğlu, aynı şekilde katı atık depolama ve baca gazı depolama tesislerinin de çevre mühendisleri tarafından tasarlanıp, işletilmesini isteyeceklerini belirtti.

Doğuç Veysioğlu, ülkemizde Çevre Etki Değerlendirme Tüzüğü’nde herhangi bir kısıtlama olmadığını, tüm meslek gruplarının Çevre Etki Değerlendirme raporuna imza atabildiklerine işaret ederken, raporu hazırlayan ekip içerisinde en azından bir çevre mühendisinin de çalışmasının doğru olacağını kaydetti.

Çeşitli kamu kuruluşlarında üyelerinin istihdam edilmesini istediklerini aktaran Veysioğlu, ülke olarak bu konuda çok geri durumda olduğumuzu, Su İşler Dairesi’nde, görev ve yetkileri arasında atık su ve arıtma olmasına rağmen kuruluş yasasında çevre mühendisi kadrosunun eksik olduğunu söyledi. Doğuç Veysioğlu, ayrıca her belediyede bir çevre mühendisi olması gerektiğini dile getirdi.

Partilerin propaganda sürecinde çevre konusuna çok da öncelik vermediklerine değinen Veysioğlu, seçimi kazanan siyasi partinin propaganda broşürlerine bakıldığında, çevre ile ilgili yaptırımların çok da göz önünde olduğunu gördüğünü kaydetti.

Doğuç Veysioğlu, yeni oluşacak hükümetten genel olarak çevre politikası konusunda bir irade göstermesini istediklerini açıkladı.

Geçmiş hükümetlerde bunun hiçbir zaman olmadığından yakınan Veysioğlu, çevre konusunda bir politika ve irade ile bazı tedbirlerin hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Veysioğlu, oda olarak hem Türkiye’den gelen, hem de yerel su kaynakları ile ilgili çok somut önerileri olduğunu dile getirdi. Bunların önemle dikkate alınmasını talep ettiklerinin altını çizen Veysioğlu, katı atıklarla ilgili katı atıkların yönetiminde ülkede politika eksikliği olduğunu anlattı.

Doğuç Veysioğlu, ülkemizde 50’nin üzerinde, sayısının bilinmeyecek kadar fazla çöplük olduğunu, bu çöplüklerin hemen kapatılmaları ve düzenli depolama sistemine geçilmesi gerektiğini kaydetti.

Özel sektörün de atık yönetimi ile ilgili sorumluluk üstlenmesi gerektiğini aktaran Veysioğlu, özel şirketlerle ortaklaşa ayrıştırma projeleri düzenlenmesi gerektiğini bildirdi.

Doğuç Veysioğlu, atıkların tekrardan toplanması konusunda özel şirketlerin teşvik edilmeleri ve zorlanmaları gerektiğini açıkladı.

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Veysioğlu, şöyle devam etti:

“Atık su ile ilgili ciddi yatırımlara ihtiyaç vardır. Gaziağusa’daki kanalizasyon sistemi sorunludur. Tamir edilmesi gerekiyor. Girne’de kanalizasyon yetersiz, arıtma tesisi hemen hemen yok durumdadır. Denize deşarj yapılıyor. Bunlar çok ciddi, yatırım gerektiren sektördür. Burada mutlaka yabancı, Türkiye ve AB kaynakları, maksimum seviyede kullanılması gerekiyor. İçme suyunda kayıp kaçakların azaltılması gerekiyor. Bu konuda belediyelerin zorlanması ve teşvik edilmesi gerekiyor”.

Çevre için belediyeciliğin çok önemli olduğunu belirten Doğuç Veysioğlu, çevrenin korunmasında en önemli hizmeti belediyelerin verdiğini söyledi.

Belediyelerin ciddi reforma ihtiyaçları olduğunu savunan Veysioğlu, daha önce de gündeme gelen belediye sayısının azaltılması gerektiğini, bu olmayacaksa da belediyelerin belirli sektörlerde işbirliği yapmalarının sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.

Türkseven: Çevreyi korumak için irade olmalı

Biyologlar Derneği Başkanı Niyazi Türkseven, yeni oluşacak hükümetten öncelikle bir çevre politikası yaratmasını istediklerini söyledi.

Niyazi Türkseven, Çevre Koruma Dairesi’nin etkinliğini yitirmiş durumda olduğunu kaydetti. İlgili dairenin Doğal Hayat Bölümü’nde bir personelin çalışarak doğal hayatın korunmaya çalışılmasını eleştiren Türkseven, bu nedenle Doğal Hayat Birimi’nin güçlendirilmesi, çevre suçlarına anından müdahale edebilecek bir yapıya kavuşturulmasını arzu ettiklerini açıkladı.

Niyazi Türkseven, şunları kaydetti:

“En önemlisi çevre koruma konusunda bir iradelerinin olması gerekir. Yine çevre ile ilgili dairelerin bir bakanlıkta toplanarak, daha koordineli çalışılmasını istiyoruz. Özellikle en büyük çevre sorunlarının başında, şu an habitat kayıpları yer almaktadır. Her isteyen istediği yere inşaat ve site yapabildiğinden, yaşam alanları hızla kaybolmaktadır. Çarpık yapılaşmanın önüne geçilmelidir. Planlı kentleşme için gerekli önlemler alınmalıdır. Zaten çarpık yapılaşma, beraberinde birçok sorunu ortaya çıkarmaktadır”.

Yeni dönemde ayrı bir Çevre Bakanlığı olması gerektiğinin de altını çizen Türkseven, turizm ve çevre birlikte olduğunda turizmin hep ön, çevrenin de arka planda kaldığını dile getirdi.

Niyazi Türkseven, “Yatırım adı altında ormanların icar edilmesi, kıyıların peşkeş çekilmesinin kesinlikle önüne geçilmelidir. Biyolojik çeşitliliğin korunması için de çalışmalar yapılması ve tanıtılması için çaba gösterilmeli ki ülke ekonomisine de katkısı olsun” diye konuştu.

Beton:  Koruma alanları gerçek anlamda korunsun

Kuşları ve Doğayı Koruma Derneği Başkanı (KUŞKOR) Dr. Damla Beton, yeni oluşacak hükümetten, koruma bölgesi ilan edilen yerlerin gerçek anlamda korunmalarını istediklerini söyledi.

Dr. Damla Beton, bu bölgelerde günümüze kadar insan baskısı ile meydana gelen bozulmayı geri alacak adımlar atılmasını beklediklerini kaydetti.

Koruma bölgelerinde bir uygulama yapılacaksa bu sadece doğanın yeniden kendine gelmesini sağlayacak rehabilitasyon çalışmaları olması gerektiğini belirten Beton, ülkemizde çevre ile ilgili önemli uzmanların, onlara da danışılarak belirli bölgelerdeki alanların koruma çalışmalarının artırılması gerektiğini bildirdi.

Dr. Damla Beton, orman alanı olan yerlerin orman alanı olarak bırakılmasını istediklerinin altını çizdi.

Son dönemde çok sayıda orman alanının dağıtıldığını anlatan Beton, orman alanlarının belirli bir statüleri olduğunu ve bu statüye göre davranılması gerektiğini ifade etti.

Güncelleme Tarihi: 22 Ocak 2018, 11:37
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1