banner2
banner34

Çözüm yeri masa

Siyasi parti yetkilileri, Güney Kıbrıs’ın son günlerde gerginliğe neden olan, doğal gaz arama faaliyetleri nedeniyle oluşan krizin aşılmasının tek yolunun, müzakere masasının yeniden kurulmasından geçtiğini belirtti.

Çözüm yeri masa
banner45

TDP Genel Başkanı Özyiğit: Hidro karbon toplumları çatıştırıcı bir etmen olmamalıdır. Hatta çözüm üretici, barıştırıcı olmalıdır. Hidro karbon önemli bir sorundur. Kıbrıs Cumhuriyeti adına Rum yönetiminin diğer bazı ülkelerle anlaşması var. Türkiye ise ara anlaşma istiyor. Ancak Kıbrıslı Türkler kendi haklarının da konuşulmasını istiyor. Bu nedenle Dışişleri Bakanı bazı girişimlerde bulundu. Bizim temennimiz gerginlik ortamının bir an önce ortadan kalkması, müzakerelerin başlamasıdır

 

Ctp Genel Sekreteri Sorakın: Kıbrıs’ın çevresindeki doğal kaynakları Kıbrıslı Rumlar ve Türkler birlikte kullanmalıdır. Doğal zenginlikler her iki toplumun da malıdır. Doğal gaz meselesinde Güney’in tavrı değişebilir. Doğal gaz konusunda ve diğer meselelerle ilgili tek çözüm yolu Kıbrıs’ta federasyon temelinde bir çözümden geçer

 

DP Genel Sekreteri Özcafer: Tek bir ada üzerinde yaşıyorsak, doğru olan doğal gaz konusunda birlikte hareket edilmesidir. Bir anlaşma olsun diye uğraş veren tarafın Türk tarafı olduğu açık ve net ortadadır. Bütün uğraşlarımıza rağmen ne Ada’da ne de dünyada maalesef Kıbrıs’ta barış konusunda adım atılmıyor

 

BKP Genel Başkanı İzcan: Tek çıkar yolu görüşme sürecinin yeniden başlamasıdır. 2011 yılında Talat ve Hristofyas görüşme sürecinde federal devletin bütün doğal kaynaklarda yetkili olacağı ve adil şekilde iki toplum arasında bunun ortak paylaşılacağı konusunda anlaşmaya varmıştı. Doğru olan hızlıca görüşmelere başlanmasıdır

 

Siyasi parti yetkilileri , son günlerde gerginliğe neden olan Güney Kıbrıs’ın doğal gaz arama faaliyetleri nedeniyle meydana gelen krizin aşılmasının tek yolunun, müzakere masasının yeniden kurulmasından geçtiğini belirtti. 

 

TDP Genel Başkanı, Bakan Özyiğit:

“Hidrokarbon toplumları çatıştırıcı bir etmen olmamalı”

TDP Genel Başkanı veMilli  Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit, Kıbrıs konusunda Cumhurbaşkanlığında geçtiğimiz gün bir toplantının yapıldığını hatırlatarak, Kuzey’de de Güney’de de seçimlerin bittiğini, ilerleyen günlerde müzakereler konusunda gelişme yaşanacağını belirtti.

Özyiğit, BM’nin Kıbrıs temsilcisinin Cumhurbaşkanlarını bu günlerde ziyaret edip iki tarafın da nabzını yoklayacağını kaydetti.

Özyiğit, Kıbrıs müzakerelerinin Guterres çerçevesinde yol aldığını anımsattı. Cemal Özyiğit, KKTC’de hükümeti oluşturan dört parti arasında Kıbrıs konusunda farklılıklar olduğunu belirtti. Özyiğit, uzlaşılan noktalarda hükümet adına ortak, uzlaşılamayan noktalarda ise her partinin kendi adına ayrı ses vereceğini belirterek, TDP Başkanı olarak müzakerelerin yeniden başlaması taraftarı olduklarını kaydetti.

Özyiğit, şöyle devam etti, “Kimse kimseyi artık kandırmasın. Guterres çerçevesi de önümüzde olacak. Buna karşı da hazırlıklı olmalıyız, çalışmalar yapmalıyız. Modalite konusunda biz TDP olarak Cumhurbaşkanına katılıyoruz. Sürekli görüşmelerden halk umutlanıyor. Sonra hayal kırıklığına uğruyor. Artık biraz da bu modaliteyi değiştirmek ve kısa sürede sonuç alıcı şekle getirmek zorundayız. Bu nedenle hidrokarbon önemli bir sorundur. Kıbrıs Cumhuriyeti adına Rum yönetiminin diğer bazı ülkelerle anlaşması var. Türkiye ise ara anlaşma istiyor. Ancak Kıbrıslı Türkler kendi haklarının da konuşulmasını istiyor. Bu nedenle Dışişleri Bakanı bazı girişimlerde bulundu. Bizim temennimiz gerginlik ortamının bir an önce ortadan kalkmasıdır. Müzakere yoluyla sorunun çözümüne gidilmesini istiyoruz. Hidrokarbon toplumları çatıştırıcı bir etmen olmamalıdır. Hatta çözüm üretici, barıştırıcı olmalıdır.”

banner37
Özyiğit, Derinya ve Aplıç Kapılarının bir türlü açılamadığına da dikkat çekerek, “Rum tarafı artık bunu anlamalıdır. Kıbrıslıların çözüme ihtiyacı var. Anlamadıkları sürece arzuladıklarımız olmayacaktır” diye konuştu. 

 

CTP Genel Sekreteri Sorakın:

“Doğalgaz meselesinde Güney’in tavrı değişebilir”

CTP Genel Sekreteri Erdoğan Sorakın ise Kıbrıs’ın çevresindeki doğal kaynakların Kıbrıslı Rumlar ve Türklerin birlikte kullanması taraftarı olduklarını belirterek, doğal zenginliklerin her iki toplumun da malı olduğunu kaydetti. Sorakın, Kıbrıs’ta çözümün en önemli unsur olacağını belirterek, müzakerelerin bir an önce başlamasının gerekli olduğunu belirtti. Sorakın, “Masa kurulmalı ve Crans Montana’da kaldığımız yerden müzakereler devam etmelidir” diyerek, CTP olarak gerek Güney ile gerekse Türkiye ile diplomatik temasları başlatarak en erken bir zamanda müzakere masasının kurulması için gerekli girişimlerin yapılması gerektiğini kaydetti. Sorakın, çözümsüzlüğün devam etmesi durumunda sondaj çalışmaları konusundaki hadiselerin devam edeceği hatta daha yukarılara taşınabileceğinin ortada olduğunu söyledi. 

Sorakın, doğal gaz konusunda ve diğer meselelerle ilgili tek çözümün Kıbrıs’ta federasyon temelinde bir çözümün gerçekleşmesi olduğunu kaydetti. Sorakın, doğalgaz meselesinde  Güney’in tavrının değişebileceğini düşündüğünü ifade ederek, Kıbrıs’ın çevresinde bulunan doğal gazın her iki tarafın da hakkı olduğunun herkes tarafından bilinmekte olduğunu dile getirdi. Sorakın, “Doğalgaz konusunda ben yaptım olur mantığı doğru bir mantık değildir. Bu nedenledir ki Kıbrıs’ta var olan çözümsüzlük bir an önce giderilerek çözüm noktasına gelmelidir. Tek çözüm yolu da federasyondur” diye konuştu. 

 

DP Genel Sekreteri Özcafer:

“Net tavrımızı ortaya koymalıyız”

DP Genel Sekreteri Afet Özcafer de Güney ve Kuzey’in bir arada müzakerelere yeniden başlayabilmesi için KKTC ve Türkiye’nin elinden gelen gayreti göstermekte olduğunu belirterek, Rum tarafının hala siyasi eşitlik konularında maalesef Türk tarafını azınlık olarak görmeyi sürdürdüğünü söyledi. Özcafer, Rum tarafının halkıyla yaptığı bir ankette yapılan kazıların sonucunun Türk tarafı ile paylaşmak istenilmediğinin ortaya konulduğunu anımsatarak, ancak doğru olanın tek bir Ada üzerinde yaşıyor olmaktan kaynaklı birlikte hareket edilmesi olduğunu kaydetti.

Özcafer, bunun yanında garantör ülkelerin de birlikte hareket etmesi gerektiğini belirterek, bunun her zaman siyasiler tarafından da vurgulanmakta olduğunu söyledi. Özcafer, bugün itibarıyla Türk tarafında dörtlü bir koalisyonun olduğuna işaret ederek, her ne kadar Kıbrıs konusundaki görüşlerinde farklılıklar olsa da UBP dahil bu konuda birleşildiğini belirtti. 

Özcafer, Türkiye ile birlikte istişare edilip gereken önlemleri almanın zamanının geldiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti, “Bu ülkede bir anlaşma olsun diye uğraş veren tarafın Türk tarafı olduğu açık ve net ortadadır. Bütün uğraşlarımıza rağmen ne Ada’da ne de dünyada maalesef Kıbrıs’ta barış konusunda adım atılmıyor. Bütün siyasi partiler dahil Türkiye ile birlikte artık hareket etmek durumundayız. Net tavrımızı ortaya koymalıyız. Rum tarafının AB’ye alınmasıyla birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti hala geçerliliğini koruyor. Ancak uluslararası görüşmelerde bu durum Rum tarafına anlatılmalıdır. Önceden bu konularda siyasi bir irade ortaya koymazsak masa kurulsa bile o masaya boşu boşuna oturmuş oluruz.”

 

BKP Başkanı İzcan:

“Uluslararası hukuka terstir, doğru olan görüşmelerin başlamasıdır”

BKP Başkanı İzzet İzcan ise müzakere masasının ve sürecin yeniden başlatılması gerektiğini belirterek, “Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin çözüm olmasa bile birlikte doğal gazı çıkaralım ve paylaşalım” yaklaşımının gerçekçi olmadığını kaydetti. İzcan, bunu kimsenin kabul etmeyeceğini söyleyerek, Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetini elinde bulundurabilse de, ilelebet devlet benim kontrolümdedir diye çözüm sürecine de ayak sürüyecek imkanları kendi lehine kullandıramayacağını kaydetti. 

 

İzcan, bu durumda tek çıkar yolun görüşme sürecinin yeniden başlaması olduğuna vurgu yaparak, 2011 yılında Talat ve Hristofyas görüşme sürecinde federal devletin bütün doğal kaynaklarda yetkili olacağı ve adil şekilde iki toplum arasında bunun ortak paylaşılacağı konusunda anlaşmış bulunduklarını belirtti. İzcan, “TC devletinin bir takım hak talepleri varsa ki vardır görünüyor, bunun için gidilecek yer uluslararası deniz hukuku mahkemesidir. TC devleti haklarını hukuk yoluyla arayabilir. Ancak savaş gemileriyle, şiddetle, tehditle, baskıyla bir yere varılamaz. Eğer ki bunda ısrar edilirse bu toplumlar arasında Türkiye Yunanistan arasında veya Amerika İtalya arasında büyük firmaların devletleri arasında ciddi gerilimlere ve sıkıntılara neden olacaktır. Bundan da kimsenin fayda sağlayacağı yoktur. O nedenle Türk tarafı, ‘sorun devam edecek, biz bundan da payımızı alacağız, Türkiye’ye de biz bu yetkiyi verdik, istediği yerde doğalgazı arasın’ gibi düşüncelere kapılmasın. Bunlar tehlikeli şeylerdir. Uluslararası hukuka terstir. Guterres belgesi ortadadır. Doğru olan hızlıca görüşmelere başlanmasıdır.”

Güncelleme Tarihi: 27 Şubat 2018, 08:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1