banner2
banner34

CTP, umudun yitirilmesine asla müsaade etmeyeceğiz

CTP, umudun yitirilmesine asla müsaade etmeyeceğiz
banner45
banner46

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), ‘Yok Oluşa, Ekonomik ve Demokratik Fukaralaşmaya Hayır’ başlığıyla The Paradise Park’ta basın toplantısı düzenledi.Basın toplantısında konuşan Erhürman’ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

-Umudun öldürülemeyeceğini, Kıbrıs Türk halkının öz güveninin yitirilmeyeceğini tüm adaya, tüm halkımıza anlatacağız. Her bölgeye gideceğiz.

-Seçimin üzerinden 5 ay geçti, 3 ayrı hükümet oluştu bu sürede. Bu ‘anormal’ bir şeyler oluyor demektir. Anomali çok ama çok büyük.

-Müdahaleler sonucunda bu ülkede 5 ayın içerisinde 3 ayrı hükümet kuruldu ve en sonunda gayrı meşru bir yapı oluşturuldu. Bu yapı ülkeyi yönettiğini iddia ediyor.

-Tüm dünyada demokratik fukaralaşma, ekonomik fukaralaşmayı beraberinde getirir. CTP tarihi boyunca çok bilinçli olarak kendi ayakları üzerinde durma ve kendi kendini yönetme kavramlarını hep beraber kullandı.

-Eğer halkın iradesi yansımıyorsa yönetime bunun hiçbir şekilde ekonomik fukaralaşmanın önüne geçemeyeceğini bildiğimiz içindir.

Bu sıkıntılı dönemde Kıbrıs Türk halkı da bütün halklar gibi dış kaynaklara ulaşma ihtiyacı duydu. Buna ulaşmanın araçlarını biliyoruz. AB’nin yardım tüzüğü çerçevesinde alınan kaynak ve TC ile imzalanan ekonomik protokol neticesinde alınan kaynak.

- Bu kaynaklar maaş ödemek için değil, yatırımlar yapılması açısından çok önemli. Ülkenin kaynakları aslında bu ülkenin ihtiyaçlarını karşılıyor. Ancak bunu anlatamadık.

-Bu ülke kendi kaynakları ile bu tekerleği döndürür. Ama arzu edilen yatırımlar için tabi ki dış kaynağa ihtiyacımız var.

-Protokol imzalanmadan haftalar önce, gelin bu protokolle ilgili istişare içerisinde çalışalım dedik. Bu çağrılarımız hiçbir şekilde karşılık bulmadı. Hiçbir istişare süreci yaşanmadan protokole imza konuldu.

-Haftalarca protokol Meclis’ten saklandı, en sonunda ortaya çıktı. Tespitler yaptık, protokolde yanlışlar olduğunu tespit ettik.

-4 Milyar 250 milyon değil onun yarısı kadar olan bir kaynak söz konusu protokolde. Döviz çok ciddi bir şekilde arttığından yarısı bir kaynak var artık.

-Yıllarca CTP olarak dile getirdik. Biz TL kullanıyoruz. TL’deki erime bizi Türkiye’dekinden katmerli olarak etkiliyor. Baktık protokole, TL’nin erimesinden kaynaklı hiçbir ibarenin olmadığını gördük.

-Bu protokol metnine baktık neler gördük, sınırlamalar gördük. İktisadi ve mali konularla uzaktan yakından alakası olmayan birçok madde gördük.

-Bütün bunların iktisadi ve mali işbirliği anlaşmasından ziyade anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik bir anlaşma olduğunu söyledik.

-Ekonomik konularda bir şey var mı içerisinde? Var. TC, buraya 100 milyon gönderecek ve yol yapılacak bu önemli. Ama bu yolun buradaki yatırımcılar tarafından yapılması bizim için çok daha önemli. TC’den gelen kaynakların büyük bir kısmı TC’li yatırımcılara. Çok küçük bir kısmı KKTC’li yatırımcılara. Bu sermayenin hızla yön değiştireceği anlamına gelir.

-Mülkiyet değişimi konusundaki sınırlamaların kaldırılması da önemlidir. Bu da sermayenin el değiştirmesi demektir, Kıbrıs Türk Halkının yok olması demektir. Bunlarla mücadele edilmesi gerekmektedir. Bu yüzden Meclis sokakta, sokak Meclis’te dedik.

banner37
Bu şartlarda protokol imzalandı ve gayrı meşru hükümet kuruldu. İddia neydi ekonomik fukaralaşmanın önüne geçeceklerdi. Ancak ilk icraatları düşünce haklarıyla ilgili kısıtlamaları ve ihalesiz akaryakıt alımı ile ilgili tasarıları Meclis’e getirmek oldu.

-Tek gaileleri halkın sesini kısmak.

-Bunlar yaşanırken ülkede enflasyon yüzde 98, gıda enflasyonu yüzde 118 oldu. Ancak hükümet hala aynı teraneyi sürdürüyor. Hala pandemi hala Ukrayna- Rusya savaşı diyorlar. Beceriksiz ve basiretsizdirler.

-Gümbür gümbür gelen elektrik zammından sonra zamdan indirim yapacağız dediler. Sonra açık bir yalanla biz bunu sadece Mart için yaptık dediler, dün gene elektriğe zam yaptılar. Alkollü içki zammında da inatlaşma üzerinden gittiler, piyasayı Güney’e kaydırdılar ve ülke kaynak kaybetti.

-TL kullanımı ve basiretsizlikler ülkeyi bu raddeye getirdi.

-Dünkü KIB-TEK açıklaması çok dikkatli incelenmeli. 2 ayda bir fiyatlar güncellenecek. Bu da bizim artık bu dönemde özellikle bir şey yapmamız gerektiğini gösteriyor. Mademki bunlar 2 ayda bir oluyor ki marketler artışları 2 ayda bir yapmıyor, neredeyse her hafta yapıyor, hayat pahalılığı ve asgari ücrette 2 ayda bir değerlendirmek zorundadır. Bu kısa vadedir ama uzun vadede Euro’ya endekslenmek durumundadır bu ülke. Ancak hiç böyle bir çalışmaları yok.

-Protokole okul kıyafetleriyle ilgili madde koydular ama tam gün eğitime geçilmesiyle ilgili bir madde koymadılar. Ders kitapları ve eğitim programları aklınıza geldi ama.

-43.10’luk bir hayat pahalılığı açıklandı ilk 5 aylık hayat pahalılığı ülkede. 5 Liralık akaryakıt zammı, ardından 2.5’luk akaryakıt zammı, elektriğe yapılan son zam hep bu açıklamadan sonra geldi. Bunlar da göz önüne alındığında yeni HP yüzde 55 olacak. Ama onlar yüzde 43’ten verecekler hayat pahalılığını.

-Peki, asgari ücret bu bağlamda yükselirse işveren bu paraları ödeye bilecek mi? Bunun için de kaynak yaratmanız lazım.

-Ülkede kaynak var. Zam yapılıyor, maliyenin gelirleri artıyor. Mahalli gelirleri farklı gösterdikleri için ek bütçenin içinden kaynak kayboldu. Meclis’te söyledik hükümete sus pus oldular. 3 milyar 200 milyon saklanıyor. Bunun saklanması ne demek? Belediyelerin 280 milyonu çalındı demek. Belediyeleri batırmaya çalışıyorlar. Bunu yapmak istiyorlar ki Yerel Yönetimler Reformu Yasası’nı istedikleri gibi Meclis’ten geçirsinler. Buna müsaade etmeyeceğiz. 280 Milyonu belediyelere gidecek geri kalanı da asgari ücreti desteklemek için gidecek. Ancak para ortada yok. Oynuyorlar.

Kaynak yok diyorlar biz de gösteriyoruz işte alın size kaynak. 3 milyar 200 milyonu saklıyorsunuz. Pekiş ne yapıyorsunuz? Durmadan atama yapıyorsunuz.

-CTP olarak umudun yitirilmesine, toplumun öz saygısının yitirilmesine asla müsaade etmeyeceğiz.

-TC ile bürokratlar düzeyinde imzalanan protokolle E-Devlet veri merkezinin yönetiminin Türksat’a devredilmesine karar verildi. Kıbrıs Türk halkı kendisi yönetebilir. Defalarca bunu söyledik. Yönetim devretmek ne demek? Siz sürekli ‘halk yapamaz, yönetemez’ mantığıyla ‘gelsin TC’den bir şirket yönetsin’ diyorsunuz. Biz aksini iddia ediyoruz. Bu halk hep var oldu, yönetti, yönetecek.

-Çocuklarımız göç etme planları yapmaya başladı. Şunu belirtmek istiyorum, Güven Yaratıcı Önlemler geldi önümüze. Biz bunları masaya yatırın, müzakere edin diyoruz. Rum tarafının istediklerini yapın demiyoruz. Bunlar Kıbrıs Türk halkının ve dolayısıyla gençlerin önünü açabilecek adımlardır. Yapmıyorsunuz.

-Bütün bunlar devreye girdiği takdirde bu ülkenin ekonomisi uçar. Ancak adım atmıyorsunuz. Derdiniz bu halkı kalkındırmak değil. Derdiniz çok bambaşka. Gündeminizde bile değil bunlar. Ne yapacaksınız da ülkede fukaralaşmanın önüne geçeceksiniz?

-Tünelin ucunda ışık yok demiştim, sinirlenmişlerdi. Söyleyin bakalım, şu an ışık var mı?

-Bu anlayışla bu ülkede yok oluşa doğru gidiyoruz. Bu düzenin önüne geçmek mümkündür. Çok daha iyisini yapmak mümkündür. Zemininizi tekrardan gözden geçireceksiniz. Önce müzakerelere başlayacaksınız. TC ile ilişkileri karşılıklı saygı çerçevesinde tekrardan kurgulayacaksınız.

-CTP olarak, Meclis biliyorsunuz 10 gün sonra tatile girecek. Meclis sokakta, sokak Meclis’te olacak. Buradan da çıkınca Girne’ye gidiyoruz. Hem dinliyoruz, hem anlıyoruz hem de umudun nerede olduğunu insanlarımızla açık bir şekilde paylaşıyoruz.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1