Federal Kıbrıs Hareketi, gündemde yaşanan son gelişmelerle alakalı açıklamalarda bulundu.

İşte açıklamada yer verilen ifadeler;

Kısa yoldan zengin olmanın en kolay yolu, yasal olmayan yolları kullanmaktır. Yasal olmadığı için risk faktörü çoktur ve getirisi normalin üstünde kazanım demektir. Bu tür ilişkiler tek bacakla yapılamaz. Mafya, devlet işbirliği içinde, siyasetçiler ve bürokratlar ile işbirliği gerektirir.

Demokrasinin yarım yamalak uygulandığı , diktatörlükle yönetilen, tam bağımsız olamayan ülkeler, mafyanın gelişmesi ve kök salması için en uygun ortamdır. Mafya bu ülkelerde başta uyuşturucu kaçakçılığı, kumar, silah kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, olmak üzere tüm yasadışı işleri yapar. Bunun en az riskle yapılabilmesi için mutlaka devlet içindeki siyasetçiler veya üst düzey bürokratlar ile işbirliği içinde olmak ve onları beslemek zorundadır. Böylece her türlü rüşvet ve menfaat ilişkileri de kurulmuş olur. Dahası, bu tür ilişkiler siyasetçinin gebe kalması anlamındadır.

Siyasetçi, seçim zamanlarında bu örgütleri kullanır. Zaten mafya da bu seçimde en faydalı ortamın yaratılması için çalışır. Kısacası iki taraflı bir kazanım söz konusudur.

Devletin içinde çöreklenmiş bu kirli ilişkiler ulusalar arası boyuta ulaşır. Kısa sürede devletin yasama , yürütme ve yargı organları mafyaya teslim olur. Demokrasiden bahsetmek artık hayal olur.

Türkiye’deki mafya ve devlet içinde çöreklenmiş güçlerin, yasadışı işler yaparak büyük miktarda paralar kazandığı da bir gerçektir. KKTC, tanınmamış bir devlet olduğu için uluslar arası hukukun dışındadır. Bu haliyle kirli ilişkiler yapan çetelerin ve mafyanın aradığı en uygun koşullara sahiptir. Türkiye’de yasaklanan kumarhanelerin ve gece kulüplerinin KKTC’de devlet bütçesinin önemli gelir kaynağı olarak görülmesi ve her koşulda büyük destek verilmesi Kıbrıslı Türklerin alışık olduğu bir durum değildir ve gerçeklik içermez. Bundan utanç duyulmalıdır. Buraya yerleşen ve yasadışı işlerle servetlerine servet katan bu oluşumlar, devletin de içine bir şekilde yerleşmiş ve koruma altına girmişlerdir. Özellikle seçimlerde verdikleri desteğin karşılığını devletten elde ettikleri ayrıcalıklardan bolca yararlanmaktadırlar.

Mafya-devlet ilişkisi, bazı durumlarda devletin tetikçiliğine de soyunur. Bu görevi yaparken de karşılıklı çıkar ilişkileri devam eder. Derin devlet denilen ve yasadışı işler yapan bu gizli örgütler, istedikleri kişileri yargılatmadan mafya tetikçileri aracılığıyla öldürtürler. Cinayetler genellikle “faili bilinmeyen “ olarak kalır. Aslında faili bilinse de devlet içindeki korumaları nedeniyle örtbas edilir.

Kısacası toplum kendi devletine sahip çıkmazsa, bu tür yasadışı menfaat grupları devlete sahip çıkar. Ne de olsa doğa boşluk tanımaz.

İçinde bulunduğumuz şartlarda, ülkemizde çöreklenen bu yasadışı oluşum ve yarattıkları ortamdan kurtulmanın yolu dünya ile bütünleşmek, uluslar arası hukuk sistemi içinde yer almak, çözüme ve federal bir Kıbrıs’a kavuşmaktır.