Kıbrıs AB Derneği eski Başkanı Ali Erel,  gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili ortaya atılan iddiaların Kuzey Kıbrıs makamlarınca sorgulanmasının polisin Türkiye makamlarına bağlı olması nedeniyle çok da mümkün olamayacağını belirtti. Erel, “ Polis direkt olarak Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri yani Türkiye Genel Kurmayına bağlı, siz kime direktif verip bu insanların ifadesini alacaksınız, bu çok da mümkün değil, ancak toplum bu konuyu ve bağlantılı olarak sözü edilen uyuşturucu ve benzeri yasadışılıkları gündeminden düşürmeli. Bu olaylar bir kez daha uluslararası hukukun içinde yer alma ve adada bir çözümü zorlamanın önemini ortaya koymaktadır” dedi.

Kıbrıs AB Derneği eski Başkanı Ali Erel,  Mayıs TV’de yayınlanan “Son Nokta” programında gündemi değerlendirdi. Erel, Kutlu Adalı cinayeti ve adanın kuzeyinde dönen illegal işlerin yeniden su yüzüne çıkmasının kendisi için sürpriz olmadığını niteleyerek, “Bunların yeniden gündeme getirilmesi belki de Türkiye’de bir hesaplaşmanın sonucu olabilir” şeklinde konuştu. Yaşananların adada bir çözümün ne denli önemli olduğunu bir kez daha gündeme getirdiğini belirten Erel, “Siz AB ve dünyanın bir çarçası olamadığınız sürece ülkede bunlar yaşanmaya devam edecek ve zaman zaman da Türkiye’deki iktidarı elinde tutanlarla ilişkileri sekteye nuğrayanlar bunları gündeme getirecek” dedi.

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumun geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu tarafından çok net olarak ortaya konulduğuna dikkat çeken Erel, “Türkiye çok ciddi bir yol ayrımında ya bir İslam devletine dönüşecek ve tek adam yönetiminde yoluna devam edecek, ya da Avrupa değerlerine dönerek o kıstasları tek tek yerine getirecek, ikinci şık çok da kolay görünmüyor, en azından bugün Erdoğan yönetiminin ortaya koyduğu tavır bunu gösteriyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin elinde kalan tek kozu durumundaki Kıbrıs konusunu kullanma şekli itibarıyla Kıbrıslı Türklerin de büyük zarara uğrayacağını belirten Erel, “Burada tek bir umut var o da adanın  her iki yanında da çözüm yönünde güçlü bir iradenin olması, işte toplumun tüm katmanları ve özellikle de sivil inisiyatifler bunun üzerine yoğunlaşmalı çünkü hem BM hem de AP yetkilileri gidişatın farkındadır ve bu kesimlerle arzu edilen sonuca inanmaktadırlar” ndedi.