banner2
banner34

Erenköy yolculuğunda yaşanan maceralar

Erenköy yolculuğunda yaşanan maceralar
banner45

Emin Akkor

   1963 olaylarının ardından Türkiye ve İngiltere’de bulunan Kıbrıslı Türklerin adaya ulaşıp mücadelede yerini alma uğruna verdikler maceralı yolculuk sandallarla Erenköy’e varılarak sonuçlanmıştır.

   Kıbrıs’a gelme yolundaki, örgütlenmenin filizi Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi’nde atılmıştı. Erdil Nami ve Tolgay Ali Esat’ın dönemin büyükelçisi Mehmet Ertuğruloğlu’ndan getirdikleri “Kıbrıs’ta bir cephe açılsın” şeklindeki teklifi, yaşı en büyük öğrenci olan Mehmet Ahmet’in odasında masaya yatırılır. Erdil Nami, Mehmet Ahmet, Tolgay Ali Esat, Kani Abdullah, Mustafa Ali Dede, Metin Münir ve Ergün Sever’in yaptıkları toplantıyla ilk adım atılmıştı.

   Sonraki süreçte Kıbrıs Türk Kültür Derneği, öğrencilerle irtibat kurardı. Kıbrıs’a gitmek isteyen öğrenciler oraya başvurur ve günü geldiğinde onlar öğrencilere ulaşırdı.

Önce uçakla göndermeler başlamıştı

   1964 yılının başlarında Kıbrıs’a gitmek isteyen öğrencilerin uçak biletleri kesilerek Kıbrıs’a gönderilmeleri başlanmıştı.

   21 Aralık 1963 sonrası başlayan toplumlararası çatışmalarla birlikte adaya gelmek için girişim başlatan gençler arasında yer alan Ömer Emiroğlu, uçak ile Kıbrıs’a Zir Kampı’nda eğitim almadan gönderilen bir grupla gelmişti.

   Limasol çatışmalarının olduğu dönemde 12 Şubat 1964 yılında Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nin uçak biletlerini ödemesiyle Kıbrıs’a geldiklerini kaydeden Ömer Emiroğlu, Gaziveren çatışmalarının başlamasına denk gelen 19 Mart 1964’te TMT liderliğinin Türkiye’den gelen öğrencilerin geri gitmesi talimatıyla birlikte Türkiye’ye döndüğünü belirtti.

   Şubat 1964’te uçakla Kıbrıs’a gelenler arasında yer alan Mermet Erçikan ise, adaya ayak basar basmaz vardığı köyü Taşpınar’da yapacak bir şey olmadığını gördüklerini çünkü köyde sadece 2 piyade bulunduğunu belirtti.

İngiliz ordusundan firar ederek geldi

   1963 olayları sonrası Kıbrıs’a gelme koşulları zorlaşmıştı. Londra’dan Kıbrıs’a gelmek isteyenler Kıbrıs Türk Cemiyeti’ne başvuruyorlardı.

  Farklı grupsal örgütlenmelerden birinin başını çeken Fuat Efendi, köyü olan Aytotoro’ya gidip köyüne katkı verme adına Londra’da yaşayan köylülerini bularak onları da ikna eder.

   Fuat Efendi, Kıbrıs’a gelme kararını nasıl aldığını şu ifadelerle anlatır: “Gazetede doktorun hanımı ve çocuklarının öldürüldüğünü gördüğümde çok kötü olmuştum. Ağlardım. Dedim hanıma, “Ben Kıbrıs’a gideceğim.” Hanım bana gidemeyeceğimi, 4 çocuğumu orada bırakamayacağımı söyledi.”

   Fuat Efendi, asker olduğu İngiliz Ordusu’ndan firar ederek Kıbrıs yolculuğuna başlar.

Zir Kampı deşifre olunca Erenköy gündeme gelir

      Zir Kampı’nda ilk eğitimi aldıktan sonra uçakla Kıbrıs’a gönderilen ilk grubun içinde sorgu sırasında eğitim aldıklarını itiraf etmelerinin gazetelerde haber olmasının ardından bu girişim sekteye uğramış ve adaya gitmek isteyen öğrencilerin nasıl gönderileceğiyle ilgili yeni bir formül geliştirilmesi gerekiyordu.

   Böylelikle eğitimde bulunan grup ne uçakla Kıbrıs’a gönderiliyordu ne de geri dönmelerine gizlilik dolayısıyla izin veriliyordu. Ancak komutanların eğitimlere devam edilmesini ve farklı bir metotla Kıbrıs’a ulaştırılacakları söylenince, uçakla Kıbrıs’a gönderileceği beklentisinde olan grupta yer alan Zihni Halilhan, uçakla Kıbrıs’a gitme planı suya düştükten sonra Kıbrıs’a nasıl ve nereden çıkılacağının kendilerine bildirilmediğini kaydetti.

   Günler geçerken gidilecek limanın anlaşılmaya başladığını ifade eden Zihni Halilhan, yolculuğun Erenköy’e olacağının nasıl öğrenildiğini şöyle aktardı: “Ertesi gün kampa 3 kişi geldi. Erenköylü olan bu arkadaşların isimleri Vehbi Mahmutoğlu, Celal Mahmutoğlu, Fadıl Alirıza’ydı. Bizden ayrı duran bu arkadaşlar pek konuşmuyordu. Bize fazla bilgi vermeseler de nereye gideceğimizi anlamıştık. O zaman Erenköy’e gideceğimizi anlamıştık”

  

İlk grup Ankara’dan marşlar eşliğinde çıktı

  Şubat ayının başında Ankara Zir Kampı’na eğitime götürüldüklerinde Erenköy’e çıkacaklarını bilmediklerini, onlar için önemli olan herhangi bir yerden adaya çıkmak olduğunu belirten Ergün Sever, eğitime ikisi ODTÜ diğerleri ise Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden olan öğrencilerle birlikte İngiltere’den gelen öğrenci ve gönüllülerin bulunduğunu söyledi.

   Ankara Zir Kampı’nda yapılan eğitimin ardından ilk grup Kıbrıs’a gitmek için başkentten ayrılır. Erenköy’e çıkan ilk ekipte yer alan Ergün Sever, Ankara’dan Anamur’a kadar olan yolculukta tüm yol boyunca “Mülkiye Marşı ve Deniz Deniz Akdeniz Marşı’nı okuduklarını bu nedenle soğuk ve yorucu bir yolculuk olmasına rağmen heyecanlarının dorukla olduğunu kaydetti.

Gemi batma tehlikesi gösterdi, komutan öğrenciler çatışmanın eşiğine geldi

   Gece saat 23.00’te varılan Anamur’da sabah sahile yaklaşan balıkçı teknesine silah ve mühimmatları yükleyen mücahitler ilk yolculuklarında ölümden döndüler.

   Yolculuk başlarken su almaya başlayan tekne 3-4 saat sonra batma riski baş göstermişti. Suyu boşaltacak pompa da bulunamadığı için kova ve mataralarla su boşaltılırken, yavaş yavaş Anamur Limanı’na dönüldü.

Başarısızlıkla sonuçlanan ilk yolculukta yaşanan bir gerginlik Yarbay Sadi ile öğrenciler arasındaki ilk çatışmaya da sebep oldu.

   Kaptanın batmak üzere olan gemideki komutan Sadi’yi sandalla sahile çıkartma girişimi, öğrenciler arasında fark edilince, kendilerinin ölüme terk edilmek üzere olduğu tespitiyle, öğrenci mücahitler buna karşı çıktı.

   Gemicilikte deneyimi olan Londra’dan gelen Ali Yanık’ın tecrübesiyle olayın farkına varıp grup liderlerini uyarmasıyla silahını komutana döndüren Erdil Nami’nin, “bu gemiden çıkmaya teşebbüs eden herkesi vururum” söylemiyle, kaptan ve komutan gemiden kaçmaktan vazgeçti.

   Gemi suyu boşaltıla boşaltıla Anamur’a dönünce mücahitler için uzun bir bekleme süresi başladığını aktaran ilk grupta yer alan Londra’dan gelen mücahitlerden Zihni Halilhan, büyük gizlilik içinde olunması gerektiği için 15 gün harabelerin üst tarafında saklanarak beklemeye konulan öğrenciler için aç susuz günler geçirdiklerini kaydetti.

Anamur’dan sonra komuta bereketçilerdeydi

    Erenköy’e ilk çıkanların yaşadığı kötü tecrübeden sonra transferler, balıkçı tekneleri yerine hücum botlarıyla yapılmaya başlanmıştır. Mücahitler Anamur’da onları bekleyen bereketçilerin önderliğinde Erenköy için denize açılıyorlardı.

   Celal Bereketçi komutasında Erenköy’e doğru başlayan yolculuğun son evresinde yaşanan olağan dışı gelişmeyi Erdinç Gürçağ, “Biz o 20 kişiyi getirirken, bize sinyal veriyordu kendi kıyılarımız. Yani doğru yoldasınız gelin. Ama şimdi diyor burada duruyorum birkaç saat beklemek durumundayım. Belli ki Rum bizim sinyalimizi gördü ve çok karanlık olduğu için onların bize sinyal gönderip bizi üzerine çekmeye çalıştığına inanıyordum. Bu tuzak olabilir düşüncesinde olarak, Kemal bey tamam bekleyelim dedi. Hava ağarma noktasına geldiğinde. Çok doğru düşünmüştü, tuzakmış. Bu bizim istikametimizdir dedi ve çıktık kıyıya” şeklinde aktardı.

Silah ve cephaneler sırtlanarak botlarda oturuluyordu

   Kamptaki eğitimin ardından Erenköy’e çıkacaklarını Zir’de öğrendiğini belirten Ertan Tatlıcıoğlu’nun kamptan Erenköy’e olan yolculuk anıları şöyle:

   “Zir’de yaklaşık 2-3 haftalık arazi çatışmaları ve havan topu, roketatar kullanma eğitimi sonrası iki askeri reo ile yola çıkarak Konya üzerinden Anamuryum (Anamur Kalesi) sahiline geldik.

Kış nedeniyle deniz dalgalıydı. Gece tahminen 23.00 sıralarında sandallarla jandarma hücum botuna alındık. Merak ve heyecan doruktaydı. Silah ve cephaneler sırtımızda geminin karanlık bir kesiminde oturarak yol aldık. Aşırı sallanmaya rağmen kimseye bir sorun olmadı. Şafak sökmeden siren sesi bize hedefe ulaştığımızı bildirerek tahliye başladı.”

Mazot bitti, dümen bozuldu

   Mustafa Arıkan’ın da içinde bulunduğu bottan sandala aktarılanlar birtakım talihsizlikler yaşadılar. Arıkan’ın bindiği sandalın önce mazotu bitti, bir müddet gittikten sonra dümeni bozulunca gidilmesi gereken nokta yerine, meltem esintisinin etkisiyle, Rum tarafına yakın bir noktada ancak karaya ulaşabildiler.

   Denktaş’ın gelişi Erenköy’de bulunanlara moral olmuştu. Ve yeni komutan olarak Rıza Vuruşkan da gelmişti ve dağınıklık toparlanamadan en çetin çatışmalara girilmişti.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1