banner2
banner34

Harmancı: Kebapçı Zekai abimizi kaybettik

Harmancı: Kebapçı Zekai abimizi kaybettik
banner45

Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı sosyal medya hesabından Kebapçı Zekai’nin (Zekai Deran) hayatını kaybettiğini duyurdu.

Harmancı, “Lefkoşa’nın bir başka önemli karakter ve simalarından Kebapçı Zekai abimizi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. LTB’ye ait ve Sn. Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı’nın belediye başkanlığı döneminden itibaren aynı mekanda kiracımız olan Zekai abimiz, rahmetli Anibal ile de bir dönem birlikte çalışmıştır. Yattığı yer nur mekanı cennet olsun, yaslı ailesine sabırlar dilerim.” dedi.

Zekai Usta’nın Haziran 2013 tarihinde Poli Dergisi’de yayınlanan röportajı şöyle:

Zekai Deran: Lahmacun geldi ve biz gidiyoruz galiba!

Belki bugünün gençlerinin de bir kebap kültürleri vardır. Pikniklerden mangaldan gelme ya da, artık sayıları çok azalmış olsa da birkaç geleneksel kebapçıdan tanışık oldukları. Ancak orta yaş sınırını aşmış olan Lefkoşalıların ya da yolu Lefkoşa’ya düşenlerin bildikleri başka bir kebap tadı daha var ki, tadanlar için hafızalarında hep bir ayrıcalık olarak kalacak. Lefkoşa Kızılbaş’ta “Zekai’nin Yeri”nde Zekai Usta’nın kebapları. Zekai Usta yani Zekai Deran 45 yılını tamamlayarak meslek hayatına artık son noktayı koymaya hazırlanıyor. “Çocuklar gelmezse ben artık emekli çıkacağım” diyor. Belki de o güzelim kebaplardan tatmak için son bir şansınız daha var.

Zekai Deran, Güney’de kalan eski Türk köylerinden Koççat’tan gelmiş Lefkoşa’ya. Koççat, Lefkoşa’dan 12 kilometre uzaklıkta. BRT kurulurken görev almış ve 1977’nin onuncu ayında emekli olmuş. Bu tarihte kendi restoranını açmış ve o gün bugün hep aynı yerde her gün kebap yapmış durmuş.

Savaş sonrası koşullarını ve kendi durumunu şöyle anlatıyor: “O dönem herkes gibi ben de 30 lira maaş alıyordum ve çocuklar büyümeye başlayınca bu para bize yetmez olmuştu. Bu nedenle ek işler yaparak çalışmak zorunda kalmıştım.”

Zekai Deran bu zor günlerinde dönemin ünlü kebapçılarında çalışmış. “Eski kışlık Zafer Sineması’nın yanında ve Çağlayan Parkı’nın üstünde Anibal’de 7 yıl süre ile çalıştım. Sonra Piknik ve Alasya Bar’da çalıştım.” Tabii ki önceleri getir götür garsonluk işleri yapmış, fakat işler yoğunlaşınca mangalın başına geçmeye başlamış.

banner37
Kızılbaş’ta Gençlik Merkezi çemberi üzerindeki şimdiki yerini 1977’de almış. Bölge o zamanlar çok tenha ve biraz da kötü görünümlü imiş. Burayı almak istediği zaman memurlar vermek istememişler. Dönemin Meclis üyelerinden Rahmetlik Orhan Avkıran “Burası iyi değil alma yazık olur harcayacağın paraya” diye uyarıda bulunmuş. “Emekli olduğumda 117 lira ikramiye almıştım ve bu parayı bu işe harcayacaktım. Adam bana acımış olmalı ki yapma etme diye uyardı.” İlk mefruşatını da Rumlardan kalan malların satıldığı Maliye Ambarlarından satın alarak işe başlamış.

Zekai’nin yerini bilenler, menünün ve standardın ilk günden beridir hiç değişmediğini bilirler. “37 yıldır her gün etleri ben alır, kebapları ben hazırlar ve mangalın başında ben pişiririm” diyor. “Eşimin hakkını yememek lazım” diye de ekliyor.

37 yıllık işletmecilik hayatını üç evreye ayırıyor. 1977 yılından 2000 yılına kadar olan dönem işlerin “fevkalade” olduğu yıllar. İşlere yetişebilmek için 5-6 tane personelle hizmet veriyormuş. 2000 yılından 2010 yılına kadar işler duraksama dönemine girmiş. “Son birkaç yıldır işler çok kötü gidiyor” diyor. Yaptığı bu ayrımı artık ülkemizde yerleşen “lahmacun” ve “fast food” alışkanlığının gelişim süreci ile ilişkilendiriyor.

Restoranın müşteri profilini anlamaya çalışıyoruz. Akşam müşterileri “yemek yapmadık madem, gidelim asmanın altında kebap yiyelim” diyen ailelerden oluşuyormuş. Zekai’nin Yeri’nin Lefkoşa’nın en güzel asma tavlarları ile kaplı olan yazlık açık kısmı, yıllarca bu işlevi görmüş. Ancak gel gelelim ki asmalar da zamana yenik düşmüş. Ancak Zekai’nin kebap evi esas kariyerini öğlenleri verdiği yemeklerle kazanmış.

Bir döneme kadar kimin yurt dışından misafiri gelse, iş görüşmeleri için yemeğe çıkma gereği olsa Zekai Usta’nın yolunu tutmuş. “Restoranınıza kimler geldi, kimleri hatırlıyorsunuz?” diye sorduğumuzda “Ya kim gelmediydi diye sorsanız daha doğru olur” diyerek hatırladıklarını bir çırpıda sıralıyor. “İlk başlarda rahmetli Doktor Küçük buranın müdavimi idi. Rahmetli Mehmet Boyacı Salih ile gelirlerdi. Yaşadıkları sürece hep geldiler. Bütün bürokrasi özellikle öğlen yemeği için bize gelirdi. Yeteri kadar yerimiz olmadığı için sıraya girerlerdi. Hatta Birleşmiş Milletler yetkilileri ve yabancı diplomatları da hep bize getirirlerdi.”

Verigo asmalardan oluşan talvar da geçen zamana direnememiş. “Talvarın borularını sanayi holdingden aldıydım” diyor. İki asması yaşlılıktan kurumuş yerine yenilerini yerleştirmiş ama tavların büyükçe bir bölümü henüz boş. Bahçenin eski muhteşem görüntüsüne yeniden kavuşması için zamana ihtiyacı var.

Bu meslekte hoş bir anısı oldu mu diye soruyoruz. “Olmaz olur mu?” diyor. “Rahmetli Rauf Denktaş da devamlı müşterilerim arasındaydı. Bir öğlen işlerin yoğun olduğu bir sırada beni çağırttı. ‘Allah yemekte bir sorun var galiba’ diye biraz da panikledim. ‘Be oğlum’ dedi ‘sen bu restoranın adını yanlış koydun ne bu Zekai’nin Yeri? sen buraya ‘Öksüz doyuran restoran demen lazımdı’ dedi. Anladım ki hem kebabı çok beğenmiş, hem de porsiyonun fazla büyük olduğunu ima ediyor. Memnun kaldım.” Kalitesindeki istikrarı şöyle açıklıyor; “Gerek eti, gerekse kıymayı kendim seçerek alırım yani hazırla da gönder usulü çalışmam.” Diyor. Ailede bu işi devam ettirecek var mı? Yoksa sona mı geldiniz diye soruyoruz. Bu konudan biraz dertli. “Oğlumu getirdim bir müddet çalıştı ancak dayanamadı kaçtı Londra’ya döndü.” Ancak Zekai Usta ümidini kaybetmemiş yakında emekli olacak kızı işe ilgi göstermeye başlamış. “Bazı değişiklikler planlıyor. Bu sezon masa sandalyeleri değişiyoruz inşallah başarılı olur da artık işi ona devrederim” diyor.

Zekai Usta’yı tanıyanlar onun iyi bir puro içicisi olduğunu da bilirler. Ne zamandan beridir puro içicisi olduğunu soruyoruz. “25 yıl” diyor. 25 yıldır her gün 3 adet puro içiyormuş. Hep ayni markaya sadık kalmış. Favori markası Henri Winterman.

Zekai Usta’ya son olarak memleketin durumunu soruyoruz. “Çok kötü” diyor. O da “tükenmişlik sendromu” yaşıyor. “Yerli müşteri görmeyi çok özledim. Nerede o eski günler?” diye soruyor ve ekliyor. “Bu memlekette tükendik” diyor. Durumumuzu lahmacunun üzerinden izah ediyor. “Lahmacun geldi ve biz gidiyoruz galiba” diyor. Son olarak “en son gelen tanınmış müşterin kimdi?” diye soruyoruz. “Geçen hafta milletvekili Ahmet Çaluda gelmişti” cevabını alıyoruz.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Halime bayır
Halime bayır - 4 yıl Önce

Mekanı cennet olsun 5 yıl çalıştım yanında tm bir baba adamdıAllah rahmet etsin

SIRADAKİ HABER

banner12

banner1