banner2
banner34

KAMUSEN, Mahkemelere güvenimiz tam

KAMUSEN, Mahkemelere güvenimiz tam
banner45

Son günlerde gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden, Anayasa Mahkemesinin almış olduğu bir kararı gerekçelerini beklemeden yapılan açıklamalar toplumun gerilmesine yol açmıştır. Öncelikle belirtmek isteriz ki mahkeme kararı her ne olursa olsun, Anayasa Mahkemesine “Kararını Değiştir” vb gibi talimatları/telkinleri sendika olarak asla kabul etmiyoruz.

Mahkemeler bizlerin beklediği veya istekleri doğrultusunda kişilere veya kurumlara göre karar üretmez., “yasalara uygun”, “bağımsız”, “hakkaniyete uygun” şekilde karar üretirler.

banner37
Alınan karar içerisinde, Anayasa mahkemesi “Laik bir Cumhuriyetin varlığı için ülkede din hürriyeti bulunması ve ayrıca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olması gerekir.” İbaresini kullanmıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere, din hürriyeti açıkça vurgulanmış ve bu yönde bir kısıtlama getirilmemiştir. Hal böyle iken Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı okunmadan bazı kesimlerce Anayasa Mahkemesi hedef alınmış, eleştirilmiş ve telkinde bulunulmuştur.

KKTC Anayasası, “Mahkemelerin Bağımsızlığı” başlıklı Md. 136.(2) “ Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında, mahkemelere veya yargıçlara emir ve talimat veremez; genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Her ne kadar dava bitmiş olsa da “kararın değiştirilmesi” gibi telkinde bulunmak ve mahkemelerin bağımsızlığını tehdit ve/veya baskı altına almak asla kabul edilemez.

Yine Anayasa Mahkemesine kararı içerisine bakıldığında hazırlanan bir yasanın ilgili maddesinin ülkemizdeki Din İşleri Dairesi’nin, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Diyanet İşleri Başkanlığı yasal durumundan farklı olmasından dolayı Dini eğitim veya hafızlık eğitiminin Din İşleri Komisyonu tarafından yapılmasının devlet gözetim ve denetimi ile eşdeğer kabul edilmesinin mümkün olmayacağı belirtilmiştir. Bunun gerekçesi olarak da Denetim ve Gözetim faaliyetinin, her türlü öğretim ve eğitim etkinliğinin Eğitim Bakanlığının faaliyetleri arasında olduğu belirtilmiştir. Mahkemelerimizi itham edenlerin “ Din İşleri Komisyonunun kurulması ve bu komisyonun memurlar dışında din görevlilerini yer değiştirme işlemlerini yapma, din hizmetleri yeterlilik sınavını yapma konularda yetkilendirilmesinde laiklik ilkesine aykırılık yoktur şeklinde ürettiği kararı gözden kaçırmamalıdırlar.

Açıkça görüldüğü üzere hiç kimse, hiçbir makam mahkemelerimizi Laikliğin tanımını bilmemekle itham edemez ve/veya Laiklik ile Din Hürriyetinin kısıtlanacağı gibi algı yaratmayla itibarsızlaştıramaz / baskı altına alamaz. Mahkemelerimize olan güvenimiz tamdır ve mahkemelerimizin bağımsızlığını savunmak/korumak da hepimizin görevidir.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1