Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) Yönetim Kurulu Başkanı Özer Kanlı, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Çalışanları Sendikası’nı (Bay-Sen), kurumda hizmet alımı yapılan personelin kaşiyeli olamamasının sorumlusunun “kurum yönetimi değil, Toplu İş Sözleşmesi’nin 11’inci maddesinin uygulanmasını engelleyen sendika olduğunu” söyledi.
Bu sabah Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Çalışanları Sendikası’nı (Bay-Sen) tarafından BRTK’nin girişinde düzenlenen eylem sonrasında yazılı bir açıklamada bulunan BRTK Yönetim Kurulu Başkanı Özer Kanlı, sendikanın, kurumu yasa ve toplu iş sözleşmesi dışında hareket etmesi yönündeki ısrarını sürdürdüğünü, ancak bunun söz konusu olmayacağını vurguladı.
Kanlı, açıklamasında, “Görüyorum ki, yanlış yoldaki bu arkadaşlar hala inatlarını sürdürüyor ve bizi baskılarla, saldırılarla, yasa ve toplu sözleşme dışında işler yapmaya itebileceklerini sanıyorlar. Bu mümkün değildir. Ben şahsen her durumda doğru ve hak edilen ne ise onu savunmaya devam edeceğim. Hizmet alımı yapılan arkadaşlar kaşiyeli olamıyorsa bunun sorumlusu biz değil, Toplu İş Sözleşmesinin 11’inci maddesine kendilerine mağduriyet yaratmayacağımız sözü vermemize rağmen uymayan sendika yöneticileridir” şeklinde konuştu.
BRT’yi sevdiğini ve kurum olarak daha ileriye gitmesini, Anayasal ve yasal görevlerini en iyi şekilde yerine getirmesini istediğini söyleyen Kanlı, “BRT Yasası’nın çalışanlar ve kurum lehine değişmesi için Sayın Müdürle birlikte çalışıyorum. Hedefimiz, Kurum’un dijital çağa uygun olarak teknik donanımın sağlanması, televizyon ve radyolarının tarihi görevlerini unutmadan haber ve programları ile daha çok izlenen dinlenen bir noktaya gelmeleridir. Hedefimiz, giderek bozulan disiplinin sağlanması, hiyerarşik yapının düzgün bir şekilde oluşmasıdır” dedi.
“Bu kişiler imzaladığımız Toplu İş Sözleşmesi’nin kurumda çalışan İş Sözleşmeli ve Kaşiyeli Hizmet Sözleşmeli personelin, görev yeri ve koşulları ile maaş ve saat başı ücretlerinin kurum ile aralarında akdedilecek ikili sözleşmelerle belirlenmesini düzenleyen 11’nci maddesine uyulmasını engellemekte, bizden ise hizmet alımı yapılan bir kısım kardeşimizin akitli hale getirmemizi talep etmektedirler. Kısacası, sendika söz verdiklerini yapmayacak, kurumdan ise söz verdiğini yapmasını bekleyecek. Böyle bir şey olabilir mi?”
Konunun yargıda olduğunu ve yargının karar vereceğini ifade eden Özer Kanlı, iyi niyet olması halinde sorunun çözüleceğine inandığını, ancak bazı sendika yöneticilerinin “denileni anlamadığı ya da anlamak istemediğini” söyledi.
Sendika başkanı ve genel sekreteriyle görüşmelerde bulunduğunu da ifade eden Kanlı, “Kendilerine 1999 öncesi Kurum’a girenlerin sözleşmelerinin oluşturacağımız bir basamak sistemine göre yenilenebileceğini, bu noktada doğru dürüst çalışan hiç kimsenin mağdur edilmeyeceğini, hizmet alımı yapılan ancak ilk kez kaşiyeli statüsüne geçeceklerin ise 7-8 yıl gibi bir süre her yıl akitlerini imzaladıktan sonra basamak sistemine geçebileceklerini, zaten yakında yasayı çıkararak bu konuları kökünden halletmek hedefinde olduğumuzu izah ettim. 2012 yılında kurumun yeni yasasını Meclis’ten geçme noktasına getiren dönemin müdürü olarak, o yasaya çalışanları mağdur etmeyecek pek çok madde koydurduğumu, dolayısı ile hakikaten hak edeni mağdur etme gayem asla olmadığını vurguladım. Ancak özellikle başkan kelime oyunları ile dönüp dolaşıp hep aynı şeyi söyledi ve ‘daha önce sözleşme imzalayanların asla yeni sözleşme imzalamayacaklarını’ söyledi. Ben de kendisine, mevcut yasanın da toplu iş sözleşmesinin de sözleşme imzalanmasını şart koştuğunu, yeni yasa çalışmasında da bunun yer alacağını vurguladım.”
Kanlı, ayrıca görüşme sırasında, sendika yetkililerine, kurumun girişine asılan pankartların eylem bittikten sonra kalmasının uygun olmadığını ve bu pankartların kaldırmasını müdürden talep edeceği bilgisini vermiş olduğunu da kaydetti.
