banner2
banner34

Kktc Elazığ Kültür Ve Dayanışma Derneği Cumhurbaşkanı Tatar’a Destek Belirtti

Kktc Elazığ Kültür Ve Dayanışma Derneği Cumhurbaşkanı Tatar’a Destek Belirtti
banner45

KKTC Elazığ Kültür ve Dayanışma Derneği, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a destek belirtti.
KKTC Elazığ Kültür ve Dayanışma Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada,  özetle şöyle denildi:
“Dernek olarak, KKTC’nin yaklaşık yarım asırdan fazla bir süreden beri müzakere masasındaki federasyon formülünü seçildiği günden bu güne kadar rafa kaldırıp tüm dünyaya egemen ve eşit bir devlet statüsü formülünü kabullendirmeyi ve Kıbrıs adasında iki ayrı egemen devlet yapısının varlığını Kıbrıs sorunuyla alakalı gerek garantör devletler ve gerekse Rum tarafında gündemde tutmayı başaran ve bu çözümün sadece şu anda da zaten var olan KKTC’nin egemen devlet statüsünde kabulüyle müzakere edeceğini belirtip, İngiltere, Rum tarafı ve BM’nin bu konuyu gündemlerinde tutmayı başaran Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a bu vesileyle teşekkürlerimizi iletir, yürüdüğü bu zorlu yolda başarılar temenni eder ve her daim yanında olduğumuzu beyan ederiz.”
Açıklamada, Rumlar ve yandaşlarının, ENOSİS’e sıçrama tahtası olarak kullanabilmek amacı ile Türkiye’nin uzaklaştırılmasını sağlayacak bir anlaşma peşinde olduğu ifade edildi.
Türk tarafının beklentisinin, baskı altında olmadan, can ve mal korkusu içinde olmadan adanın kuzeyinde huzur ve barış içinde yaşamak olduğu dile getirilen KKTC Elazığ Kültür ve Dayanışma Derneği açıklamasında, şunlar aktarıldı:
“Geçmişte yaşanan acı deneyimler ve Rumların tutumu nedeniyle anavatanın koruması altında olmamız için Türk ordusunun adada kalmasını istemekteyiz.
Her koşulda Rum-Yunan tarafını desteklediği bilinen BM, AB ve emperyalist ülkelerin hedefinin, Türkiye’yi adadan uzaklaştırmak ve İskenderun körfezinden de kontrol altına almak olduğu inkar edilmeyen bir gerçektir.
Yaşanan acı deneyimlere ve Rumların hala daha yaptıkları açıklamalarda hegemonyacı görüşlerini değiştirmediğini ortaya koymalarına rağmen, içimizdeki birleşme yanlılarının mantıklı bir gerekçeleri olduğunu kabul etmek oldukça zordur.”
Türk tarafı olarak, Rum’un yalanlarını kabul etme yerine, hem Rum’a hem de Kıbrıs davası ile ilgilenen tüm taraflara gerçekleri hatırlatma gerektiği belirtilen açıklamada, şunlar dile getirildi:
“Saldırgan ve çatışmaları başlatan taraf olarak Rum’un, anlaşma için ödün talep etmek yerine, BM de kayıtlı bulunan Ortega raporunda da belirtilen can ve ekonomik kayıplarımızın tazmin edilmesi gerektiği;
Güneyde kalan Türk taşınmaz mallarının alan olarak daha az olmasına karşın, kuzeyde kalan eski Rum topraklarından daha değerli olduğu;
Tapu dairesi ve vakıflardaki kayıtlara göre Karpaz (Efendiler Çiftliğ)ve Maraş’ın vakıflara ait olduğu;

banner37
Larnaka, Baf uçak alanları ile Leymosundaki yeni limanın Türk arazileri üzerinde olduğu;
1956-57 dönemlerinde Rumların silah zoru ile103 karma köyde yaşayan Türkleri, ata topraklarından göç etmek zorunda bıraktığı; 
1963’te Rumların silahlı darbe ile Kıbrıs Cumhuriyetini işgal ettiği ve Türkleri ortaklıktan attığını;
Garantör devletlerden Yunanistan ile İngiltere’nin Rumların tek yanlı Kıbrıs Cumhuriyetine el koymasına müdahale etmek yerine, darbe yönetimini yasal KC olarak tanınmasını sağladığı;
AB’nin kendi ilkelerine ve uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen, sadece Rumları temsil eden güneydeki yönetimi KC olarak üye yaptığı;
Rumların, Akridas ve İfestos planları ile adadaki Türkleri katletmeyi ve böylece ENOSİS’i gerçekleştirmeye kalkıştığı;
15 Temmuz 1974 Rum-Yunanistan’ın ENOSİS darbesi ile Kıbrıs Elen Cumhuriyeti ilan ettiği;
Ayvasıl’da Türklerin diri diri buldozerle gömülmesi, Kumsal katliamı, yollarda seyahat eden Türklerin kaçırılıp katledilmesi, hastanelerde yatan hastalarımızın kanlarının alınarak ölmelerinin sağlanması, Atlılar-Sandallar ve Taşkent’te soy kırım uygulandığı ,esir alınan Cengiz .Topel’e yapılan insanlık dışı barbarlığı;
Rumların Halis ENOSİS beklentisi içinde olmaları nedeniyle Acheson planından Annan planına kadar tüm anlaşma planlarını kabul etmediği;
Rumların müzakerelerde dayattıkları talepleri nedeniyle, federal çözümden yana olmadıklarının kanıtlandığı;
Federasyon iki eşit taraf arasında yapılabildiğine göre, KKTC’nin tanınmasının anlaşmayı kolaylaştıracağı;
1974’den günümüze mevcut iki devletli yapıda adada hiçbir toplumlararası çatışma çıkamaması ve her iki halkın da huzur ve güven içinde yaşamasının, iki devletli anlaşmanın en ideal seçenek olduğunu gösterdiği, anlatılmalıdır.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1