Geçen sene bu zamanlar, ısrarla sonuna kadar devam edilececeği söylenen ve sırf iktidarı kaybetme korkusuyla seçim kazanmak için çark edilen “PKK ile müzakere süreci” ne yazık ki Kıbrıs üzerinde etkisini göstermeye devam ediyor. Etnik Kürtçülük nasıl Türkiye’deki son 14 yıllık politikalar sonucunda olağanüstü şımartıldı ise, KKTC’de de aynı şımarıklık içerisinde. Haziran 2015 seçimlerine kadar fiilen devam eden AKP-PKK ittifakının sonuçları bunlar…

Kıbrıs’ın Güneyi’ni kara para aklama merkezi olarak kullanan, uyuşturucu ticareti yapan, Rusya’dan getirdikleri kadınları Kıbrıs’a sokarak fuhuş yaptıran Peşmerge ve YPG-PKK mensupları, KKTC’deki bazı üniversitelerde de yapılanma içine girmekle kalmamış, hâkimiyet sağlamışlardır.

Türkçe okumaktan, konuşmaktan aciz “eğitimli” militanlar Kıbrıs’ın özel üniversitelerinde parası verilip rahatça Hukuk, Siyasal gibi bölümlerde okuyabilmekte ve üniversite sahiplerinin desteğiyle hiçbir sınav endişesi yaşamadan mezun olabilmekteler. Bu gelen “dağ kadrosu”, üniversitelerde öğrenci kılığında rahat bir şekilde dolaşıp, Ortadoğu’da Amerika’nın kara ordusu hâline gelen örgütlerine üye topluyorlar.

Bilhassa YakınDoğu Üniversitesi’nde örgütlenen bu yapı okul rektörlüğünde rahatça at koşturup istedikleri kişiyi diledikleri dersten geçirtebilecek gücü elde etmiştir. Okul yönetimi de bunlara çanak tutmaktadır. Okul yönetimi Kürtçülerle işbirliği içindedir. Kampüs içerisinde sırf boynunda Türk bayraklı kolye var diye kütüphanede ders çalışan bir kız öğrenciye altı tane erkek saldırmış ve okul yönetimi tarafından, saldırgan faşistlere hiçbir yaptırım uygulanmamış, aksine bu korkak saldırganlar görmezden gelinerek cesaretlendirilmiş, teşvik edilmiştir.

Yakındoğu Üniversitesi kampüsü Kandil’i, Erbil’i aratmamaktadır. Okul duvarları Peşmerge, YPG ve PKK bayrakları, Öcalan’ın, Barzani’nin fotoğraflarıyla doludur.

Okul sahipleri ve yönetimi tarafından desteklenerek şımartılan Kürtçüler, üniversitede okuyan diğer öğrencileri de tahrik ederek, daimi bir kavga ortamı meydana getirmek istiyorlar. Buna mukabil vatansever Türk çocukları ara ara seslerini duyurmaya çalışsa da, KKTC medyası ve okul sahipleri, Peşmerge ve YPG-PKK militanlarına kendi öz çocukları gibi sahiplenmektedir.

Genel itibariyle üniversiteli arkadaşlarımızın yakındığı konu basının büyük bir çoğunluğunun olayları “sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasında çatışma” şeklinde sunması… Başlığı bilinçli olarak konulan bu haberler, üniversiteler içerisindeki durumdan habersiz olan insanımızı doğrudan “kardeş kavgası” algısına sürüklemektedir. Hâlbuki kavganın tarafları Haçlı Amerika’nın BOP militanlığını üstlenen bölücü-hain Kürtçülerle, Türk Milleti’nin şerefli evlâtlarıdır.

Dağdaki “bölücü örgüt yapılanması”nı “üç-beş çapulcu” olarak adlandırıp, belayı küçükken “yok etme” şansını nasıl yitirmişsek, şimdi aynı durum Kıbrıs üniversitelerinde cirit atan YPG-PKK yapılanması için geçerli hâle gelmiştir. Bu yapılanma “üç-beş çapulcu” durumunu çoktan geçmiştir. Batı yanlısı Kürtçü örgüt KKTC’deki üniversiteleri abartısız terör üssü haline getirmiş durumdadır.

KCK operasyonlarında “üniversitelerdeki YPG-PKK yapılanmasına” işaret edilirken, medyanın olayları “sağ-sol” yahut “Ülkücüler ile Kürt öğrenciler arasında çıkan kavga” diye vermesi PKK’ya masumiyet kılıfı giydirme çabasından başka bir şey değildir.

Cesur adımlar atılmaz ve işgalci Batı gücü ile birlikte vatana ihanet eden bu hainler üniversitelerden bir daha dönme şansı bırakılmaksızın uzaklaştırılmazsa, problem içinden çıkılmaz bir hâl alacaktır. 2011 senesinde 16 tane öğrenci kılığı ile okula yerleşmiş PKK militanı adadan gönderilmiş; lâkin bir ay geçmeden yasakları kalkmış ve onlar da geri gelip faaliyetlerine kaldıkları yerden devam etmiştir. Bunun da tek sorumlusu bu militanlara sahip çıkan Yakın Doğu Üniversitesi’nin idare heyeti ve sahipleridir. PKK ile mücadele bu üniversitenin sahiplerine yaptırım uygulamaktan başlamalı…