Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülten Soycan, “İklim Değişikliği ile Mücadelede Vejetaryen
Beslenme ” hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
“Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayınlanan
raporda, iklim değişikliğinin etkilerinin dünyada giderek hissedildiği ve mevcut
kampanyaların karbon salımını azaltmada etkisiz olduğu vurgulanmıştır”diyen Soycan,
dünyanın ısısını güvenli seviyelerde tutmak için gıda üretiminde ve toprağın kullanımında
değişiklikler yapılması gerektiğini vurgulayan raporda, ayni zamanda vejetaryen beslenmenin
de iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunacağının belirtmiş olduğuna dikkt çekti.
“Vejetaryen beslenme modeli sağlıklı ve dengeli beslenme temelinde diyetisyenler
tarafından dikkatlice planlanmalı”
Vejetaryen beslenme, ağırlıklı olarak bitkisel kaynaklı besinlerin tüketildiği, Vegan
beslenmeyi de kapsayan ve belirli beslenme tiplerine ayrılan beslenme modeli olduğunu
belirten Soycan açıklamalarına şöyle devam etti; Vejetaryen beslenmede, bitkisel besinlerin
aksine kırmızı et, tavuk, balık ve bazen yumurta, süt ve süt ürünleri sınırlı miktarda veya hiç
tüketilmemektedir. Vejetaryen kişiler, dünya kaynaklarını ve çevreyi korumak ve hayvanların
etik haklarını savunmak adına bitkisel beslenmeyi yaşam tarzı edinmişlerdir. Besinlerin
kullanım miktarları bitkisel ve hayvansal besinler arasında farklılık göstermektedir.
Hayvansal protein kaynaklı besinler, bitkisel besinlere ve tahıllara kıyasla daha yüksek
çevresel etkiye sahiptir. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenmenin sebze, meyve, tahıllar ve
baklagillerle sağlandığı beslenme modelleri iklim değişikliği ile mücadelede ön plana
çıkmaktadır. Yapılan çalışmalar, vejetaryen beslenme modelinin daha düşük SGE, arazi
kullanımı ve su ayak izine sahip olduğunu rapor etmiştir. Çevreyi koruyucu etkisi bulunan
vejetaryen beslenme modelinin sağlıklı ve dengeli beslenme temelinde diyetisyenler
tarafından dikkatlice planlanması, bireylerde yaşanabilecek makro ve mikro besin
eksikliklerinin de önüne geçmekte ve insan sağlığı açısından optimal iyiliği sağlamaktadır.
“BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne bakıldığında, temel küresel hedefin küresel
ısınma hızını 2 santigrat derece ile sınırlandırma, mümkünse 1,5 santigrat derecenin altında
tutma olduğu belirtilmiştir”diyen Soycan, şimdiye kadar yapılan çalışmaların yetersiz
olduğunu ve belirtilen eşiğin aşılmasının insanlar ve ekosistemler üzerinde çok daha şiddetli
iklim değişikliği etkilerine yol açacağının belirtilmekte olduğunu ifade etti.
Soycan,“Beslenmenin çevre üzerindeki etkisi bu hedefleri karşılamada oldukça önemliyken,
toplumun bu konuda yeterli bilince sahip olması ve besin tercihlerinin çevre üzerindeki etkisi
hakkında eğitilmesi çevreyi korumada yardımcı olacak adımlar arasındadır” diyerek sözlerini
sonlandırdı.