Lefke’de, Osmanlı ve İngiliz dönemlerinde, Osmanlı Mimarisi karakteristiklerinde inşa edilen 40’tan fazla konağın büyük çoğunluğu yıkılma tehlikesi yaşıyor.

Ülkemizde Lefkoşa’dan sonra en fazla konağa sahip olan Lefke’de, biri, daha geçtiğimiz yıl olmak üzere bazı konaklar, ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle yıkıldı.

Lefke’nin tarihi konaklarının bazıları restore edilip ilçeye kazandırılırken, yıkılmakla yüz yüze olan çok sayıda konak ise yetkililerin ilgisini bekliyor.

Lefkeliler, ilçe tarihinin aynası konumundaki bu özel mekânların bir an önce birer açık hava müzesi şekline dönüştürüp kültürel ve tarihsel miras hanesine katılmasını istiyor.

Gazetemiz KIBRIS’a konuşan Lefke Turizm Derneği Başkanı Hasan Karlıtaş, Kıbrıs’ta, yerleşim yerleri arasında, tarih sürecinde Lefke’nin apayrı bir önemi bulunduğunu söyledi.

“Konaklar yıkılma tehlikesi yaşıyor”

Hasan Karlıtaş, bunun en önemli nedeninin Lefke’nin benzersiz konumu olduğunu kaydetti. Lefke’nin geçmişte daha fazla sayfiye (dinlenme) merkezi olarak kullanıldığını anlatan Karlıtaş, Lefke’nin, tarihi değeri yüksek çok sayıda Osmanlı eserine ev sahipliği yaptığına dikkat çekti.

Hasan Karlıtaş, özellikle de Osmanlı ve İngiliz döneminde yapılan Osmanlı mimarisiyle inşa edilen çok sayıdaki konağın günümüzde yıkılma tehlikesi yaşadıklarını açıkladı.

Lefke’de bulunan 40’tan fazla konağın bir bölümünün restore edildiğini ancak büyük çoğunluğun yıkılma tehlikesi ile yüz yüze olduğunu ifade eden Karlıtaş, geçtiğimiz yıl kerpiçten yapılmış çok güzel bir konağın bakımsızlıktan yıkıldığını dile getirdi.

Hasan Karlıtaş, Lefkoşa’dan sonra en fazla tarihi eve ve konağa ev sahipliği yapan Lefke’de, birçok tarihi yapının ne yazık ki iyi durumda olmadıklarını, her gün biraz daha fazla yok olduklarını ve bu tarihi Lefke evlerinin kurtarılmayı beklediğini söyledi.

Lefke’nin eşsiz özelliklerinden dolayı çok sayıda farklı medeniyete ev sahipliği yapmış bir kasaba olduğunun

altını çizen Karlıtaş, Lefke’nin dağ ve deniz arasındaki konumu, rutubetsiz havası, yeşili, verimli toprakları, bol su kaynakları, bakır-maden yataklarına olan yakınlığı, zeytin, portakal, ceviz ve hurma ağaçları ile tarihinin her döneminde ayrıcalıklı bir cazibe merkezi olarak nam saldığına değindi.

Hasan Karlıtaş, bu nedenle tarihi Lefke konaklarının geçmişin zenginliğini gösteren en önemli eserler arasında olduğunu kaydetti.

1960’lı ve 1970’li yıllarda, oldukça kalabalık ve hareketli bir kasaba görünümünde olan Lefke’nin 53 köyün merkezi olduğunu anımsatan Karlıtaş, hatta o dönemlerde Lefke’nin Kıbrıs’taki yedinci kaza olmasının dahi düşünüldüğünü bildirdi.

Hasan Karlıtaş, iki vadi arasına kurulan, yeşillikler diyarı eşsiz Lefke’nin, günümüzde, Cittaslow, turizm, eğitim ve üretim alanlarında yeniden çıkış aradığını belirtti.

Lefke de çok iyi restore edilip kurtarılan konaklar ve tarihi evler olmasına karşın, geçmiş yıllarda yıkılan konaklar olduğuna vurgu yapan Karlıtaş, Lefkelilerin temennilerinin, yetkili mercilerin bu önemli ve hassas konuya gerekli ilgiyi gösterip, konakları kurtarmak için girişim başlatmaları olduğunu dile getirdi.

Hisse ve mülkiyet sorunları konusunda girişim yapıp, bu özel mekânların birer açık hava müzesi şekline dönüştürerek kültürel ve tarihsel miras hanesine katılabileceğine işaret eden Karlıtaş, ‘koru, restore et, geleceğe taşı, kültürü yaşat’ felsefesi ile daha fazla geç kalmadan adım atılması gerektiğinin altını çizdi.

Güncelleme Tarihi: 07 Kasım 2017, 09:09