Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülen, 23 milyar 231 milyon 841 bin TL’lik Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi. Ardından Genel Kurul’da, 91 milyon 116 bin TL’lik Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) bütçesinin görüşülmesine geçildi.
-Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi...
Söz alan CTP Milletvekili Fikri Toros, Eğitim Bakanlığı bütçesinin nüfus artışı ve ihtiyaçlara cevap veremediğini belirterek, küresel eğitim standartlarına ulaşmak amacıyla "Bakanlığın yapması gereken çalışmalara" değindi.
Anadili Türkçe olan çocukların sayısının azaldığını gözlemlediğini belirten Toros, bunun öğretmen ve öğrenci arasında iletişim kopukluğu yarattığını ve çocukların müfredatı takip edemediklerini söyledi. Toros, bu konuyla alakalı bütçede bir kalem göremediğine dikkat çekti.
Özellikle ilköğretimde sınıfların kalabalık olduğunu kaydeden Toros, prefabrik ile konteyner sınıflar ve depreme karşı güçlendirme konularıyla ilgili tedbir alınmasının elzem olduğunu söyledi.
Toros, ihtiyaçlı çocuklara sağlanan desteğin önemli olduğuna dikkat çekerek, mevcut desteğin yetersiz kaldığını söyledi.
Eğitimin sadece müfredattan ibaret olmadığını, bütüncül kişisel gelişimi de içerdiğini vurgulayan Toros, eğitimde dijitalleşme, AB Yeşil Mutabakatla uyum süreci, yapay zekâ, yaşam boyu eğitim, iklim dostu olma ve eğitimden işe geçiş süreçleri konularındaki girişimlerin devletin sorumluluğu olduğunu söyledi. Toros, bu alanların eğitime entegre edilebilmesi için eğitim sürelerinin uzatılması gerektiğini vurguladı.
Mesleki Teknik Eğitim konusuna da değinen Toros, meslek liselerini tercih eden öğrenci sayısının düşük olduğunu belirterek, öğrenci ve ailelerin bu konuda bilgilendirilerek, tercih sayısının artırılabileceğini ve işsizliğin azaltılabileceğini kaydetti. Toros, yükseköğretim ücretlerinin yüksekliğine işaret ederek, son dönemde ülkenin yükseköğretim alanında bir itibar kaybı yaşandığını savundu.
Toros, eğitimde yeniliklerin önemine dikkat çekti.
-Akpınar
Sonrasında söz alan DP Milletvekili Serhat Akpınar, “Vizyonsuz bir bütçe, geleceği inşa edemez diyerek.”, yükseköğretimdeki başarının üniversitelerin çabaları sonucu olduğunu, devlete atfedilemeyeceğini belirtti.
Uluslararası öğrenci politikası olmamasına işaret eden ve yükseköğretim yasasının güncel durumu yansıtmadığını savunan Akpınar, yeni fakülte ve bölüm açma süreçlerinin şeffaf hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Akpınar, uluslararası öğrenci acentelerinin de akredite edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Akpınar, yasa ve politika eksikliğinden dolayı, yükseköğretimin günübirlik kararlarla yönetilmeye çalışıldığını savundu.
YÖDAK ve YÖK kapsamında ortak tanıtım faaliyetlerinin başlamasının önemli olduğunu belirten Akpınar, “Yükseköğretim, KKTC’nin geleceğe açılan kapısıdır.” dedi. Akpınar, yaşanan sorunların temelinde devlet politikası eksikliği bulunduğunu kaydetti.
Yükseköğretimle alakalı kamu birimlerinin koordinasyonsuz olduğunu söyleyen Akpınar, bu yüzden üniversitelere gerektiği şekilde yön verilemediğini belirtti. Akpınar, özellikle uluslararası öğrencilerin muhacerette yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, yüzlerce öğrencinin geri gönderildiğini belirtti.
Akpınar, yükseköğretimle ilgili acilen bir çalışma grubu kurulması gerektiğini vurguladı.
KKTC Temsilciliği sayısının artırılması, gerekirse özel şirketler üzerinden temsilcilik hizmeti sağlanması ve vize hizmeti verilmesi gerektiğini söyleyen Akpınar, “insan kaçakçılığı” yapanların akredite edilmeyen acenteler olduğunu kaydetti.
Güney Kıbrıs’ın uluslararası arenada yaptığı itibarsızlaştırma çalışmaları bulunduğunu söyleyen Akpınar, bu durumun dış politikadan ayrı görülmemesi ve Cumhurbaşkanı dahil tüm paydaşların müdahil olması gerektiğini belirtti.
-Talat
CTP Milletvekili Ongun Talat da her yıl bütçe döneminde aynı sorunların tartışıldığını belirterek, Eğitim Bakanlığı’na genel bütçe çapında büyük bir pay ayrılmış gibi gözükse de bu payın büyük bir kısmının personel ve sosyal ödenekler kalemlerinde yer aldığını kaydetti.
Eğitimin toplumsal adalet ve fırsat eşitliği sağlamak açısından en büyük araç olduğunu söyleyen Talat, kamusal eğitim alanında kalitenin zayıfladığını savundu.
Talat, kamu ve özel eğitimin bu konudaki en büyük çelişki olduğunu söyleyerek, tam gün eğitimin kamu okullarında da uygulanması gerektiğini belirtti; tam gün eğitim kapsamının değişik faaliyetlerle genişletilmesi gerektiğini de ekledi.
Tam gün eğitime ilişkin altyapı ile ilgili sorunların aşılmasında daha yenilikçi yaklaşımlar beklediklerini kaydeden Talat, eğitimde devlet politikası olması gerektiğini vurguladı. Bugünkü tam gün eğitim uygulamasını eleştiren Talat, beslenme ile ilgili ihtiyaçların karşılanması gerektiğini söyledi.
Bakanın Komite’deki görüşmelerde nüfus hareketlerini planlayamadığını söylediğini belirten Talat, Eğitim Bakanlığı’nı bu konuda sorumluluk almaya, zorlayıcı rolü üstlenmeye çağırdı.
Eğitimin toplumsal üretimle alakalı olduğunu ifade eden Talat, mesleki teknik eğitimin önemine vurgu yaptı. Öğrencilerin yüzde 29’unun meslek liselerine gittiğini kaydeden Talat, bu rakamın artması için Bakanlığın bir çalışma yapması gerektiğini belirtti.
Yasada öngörülene göre yaklaşık 1500 öğretmen kadro açığı olduğunu belirten Talat, bütçede geçici öğretmen kalemindeki artışa dikkat çekti. Talat, geçici öğretmen konusunun “siyasi istismar malzemesi” haline geldiğine dair iddialar bulunduğunu kaydetti.
Talat, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na, İlahiyat Koleji'nde din adamı yetiştirilip yetiştirilmediğini ve yürütülen müfredatın detaylarını sordu.
“Cemaat kursları” iddiaları konusunda Bakanlığın girişimlerinin ne olduğunu sorgulayan Talat, eğitimdeki toplam kalitenin yükseltilmesi gerektiğini belirtti.
-Çavuşoğlu
Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu yerinden sorulara yanıt vererek, bu yıl içerisinde iki seçim öngörüldüğünü ve seçim yasakları sebebiyle atama yapılamayacağı öngörüsüyle, geçici öğretmen giderlerinin artırıldığını, kullanılmaması durumunda diğer kalemlere aktarılacağını belitti.
Okul sayısı artırılması sebebiyle, geçici öğretmen sayısının da artırıldığını söyleyen Çavuşoğlu, kadrolama ve sınav sonrası göreve başlama süreçleriyle, 2027’ye kadar geçici öğretmen kadrosunun ortadan kalkacağını öngördüklerini vurguladı.
Çavuşoğlu ardından, Talat’ın İlahiyat Koleji'ndeki müfredatla alakalı sorusunu yanıtladı ve bu okulun din adamı yetiştirmediğini belirtti. Türkiye’den gelen öğretmenlerin KKTC öğretmen nakil tüzüğüne tabi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, açılan münhallerle Türkiye Cumhuriyeti Eğitim Müşavirliği üzerinden okullarda görev yapan öğretmenlerin sayısında ciddi azalma olduğunu kaydetti.
-Çolakoğlu
CTP Milletvekili Şifa Çolakoğlu ise, eğitimin geliştirilmesi ve yapılacak yatırımlar için bütçede çok kısıtlı bir kalem ayrıldığını söyledi.
Geçici öğretmen giderlerinin artırılmasına dikkat çeken Çolakoğlu, bu yıl UBP Kurultayı sebebiyle geçici öğretmenlerin atanabilmesi için okulların bir hafta geç açıldığını iddia etti.
Çolakoğlu, geçici öğretmenlikle, asil kadroya atanma durumunun gençler arasında fırsat eşitsizliği yarattığını söyleyerek, geçici öğretmenlikte sınav sistemi getirilmesi gerektiğini kaydetti.
Ülke nüfusunun bilinmemesi sebebiyle, planlamanın doğru yapılamadığını söyleyen Çolakoğlu, konteyner sınıflar ve öğretmen kadrolarıyla ilgili öngörülerin ancak nüfus planlaması çerçevesinde yapılabileceğine işaret etti.
Yabancı öğrenciler ve ailelerin ülkeye uyum süreci tamamlanmadan okula başladıklarını söyleyen Çolakoğlu bu durumun kaos yarattığını belirterek, bu öğrencilere hızlandırılmış uyum ve Türkçe eğitimi verilmesi gerektiğini kaydetti.
Sınıfların kalabalık olduğuna dikkat çeken Çolakoğlu, ders saatlerinin ve teneffüslerin süresinin de düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Çocukların blok derslere tabii tutularak eğitim verilmesinin çağdaş bir yaklaşım olmadığını belirten Çolakoğlu, branş derslerinin altyapı eksikliği nedeniyle verimli şekilde yapılamadığını savundu.
-Şahiner
Ardından söz alan CTP Milletvekili Salahi Şahiner, çağdaş eğitim modellerinin konuşulması gereken bir dönemde, Millî Eğitim Bakanlığı’nın faaliyet raporunda ilk olarak prefabrik ve konteyner derslik sayısı hakkında bilgi verildiğini belirtti.
Özel ve kamusal eğitim konusuna değinen Şahiner, kamusal eğitime yapılacak yatırım ve mevcut durumun geliştirilmesi süreçlerinin uzaması sebebiyle özel eğitim kuruluşlarının tercih edildiğini belirtti. Şahiner, özel okulların kamusal eğitimin vermeyeceği hizmetleri verdiğini ve açılımlara imza attığını söyledi.
Şahiner, tüm müfredatın kendi kendine öğrenme modellerine dönüştürülmesi konusu konuşulması gerekirken, yapılacak deprem güçlendirme çalışmalarında alınacak demir miktarının konuşulduğuna dikkat çekti.
Yükseköğretim konusunda yapılan eleştirileri dile getiren Şahiner, yükseköğretim yasası olmadığına işaret etti. Şahiner, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun o sırada Genel Kurul’da olmaması sebebiyle, DP Milletvekili Serhat Akpınar’ın kürsüden yaptığı konuşma sırasında aldığı notları tekrar etti.
Şahiner, Yükseköğrenim Stratejik Eylem Planı’nın zamanında yapılmamış olmasını eleştirdi.
-Baybars
Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars ise, ülkede bulunan üniversiteleri denetlerken, bölüm açarken ve öğrenci kabul ederken uygulamaların sıkılaştırılması ve titiz davranılması gerektiğini söyledi.
Eğitimdeki yapısal sorunlar sebebiyle, içerik konuşulamadığını ve okul binalarının durumunu konuşmak zorunda bırakıldıklarını söyleyen Baybars, her okula ayrı bütçe verilmesi için çalışmaların yapılması gerektiğini belirtti. Baybars, okulların kaynak sorunları yaşadığını vurguladı.
Mevcut eğitim sisteminin, özel eğitim kurumlarını zorunluluk haline getirdiğini ve fırsat eşitliğini ortadan kaldırdığını öne süren Baybars, geçici öğretmen ataması konusunda yapılan “torpilin” ayyuka çıktığını iddia etti.
Akran zorbalığı konusuna dikkat çeken Baybars, okullardaki Rehber Öğretmen eksikliğinin akran zorbalığını artırdığını kaydetti. Okul çıkışlarında polis uygulamasının hayata geçirilmesi ve güvenlik kameralarının artırılması önerisini yapan Baybars, özellikle uyuşturucu ve sigara konusunda önlem alınması için adım atılması gerektiğini söyledi.
Baybars, eğitim sistemi ile iş gücü piyasası arasında ciddi bir kopukluk olduğunu belirterek, bu konunun sadece mesleki eğitim değil üniversite tercihlerinde de öne çıktığını söyledi. Mesleki eğitimin itibarını artırmanın sadece Çalışma Bakanlığı değil Eğitim Bakanlığı’nın da sorumluluğu olduğunu kaydeden Baybars, mesleki eğitimde açılan bölümlerin nitelikli işgücünü artırmaya yönelik olması gerektiğini belirtti.
Baybars, eğitim politikasının, istihdam politikasıyla koordineli bir şekilde üretilmesi gerektiğini kaydetti.
-Şahali
CTP Milletvekili Erkut Şahali de söz alarak, akran zorbalığına dikkat çekerek, Millî Eğitim Bakanlığı faaliyet raporunda yapılan çalışmalar hakkında bilgilendirme yapılmamasını eleştirdi.
Okullardaki şiddetin, toplum içerisindeki şiddete dönüştüğünü vurgulayan Şahali, bu durumun toplumun yapısını değiştirdiğine işaret etti. Okullardaki şiddetin önlenememesinin, toplumda zorbalığa evrilebildiğini söyleyen Şahali, Bakanlığın bu konuda öğretmen ve idare kadrosunu yalnız bırakmaması; ailenin de inkâr edici tavrının üzerine gidilmesi gerektiğini kaydetti.
Bakanlık ile öğretmen kadrosu arasında ilişkilerin iyi olmadığını savunan Şahali, Bakanlığın özellikle akran zorbalığı ve şiddet konusunda öğretmenlerin yanında yer alması gerektiğini belirtti. Şahali, Millî Eğitim Bakanlığı’nın, öğretmenlere zorbalık yaptığını iddia etti.
Öğretmen Sendikaları ile diyalog yollarının yeniden açılması için çağrı yapan Şahali, öğretmenlerin, işverenlerine yönelik eylemlilik süreci içinde olduğunu belirtti. Öğretmen sendikalarının grevlerinin KKTC mevzuatında bulunan grev yasaklama sebepleriyle uyuşmadığını kaydeden Şahali, uygulanan grev yasaklarının antidemokratik olduğunu söyledi.
-Çavuşoğlu
Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu konuşmalara yanıt vermek için kürsüye çıkarak, ülkede yükseköğretim alanının “patronların” isteği doğrultusunda yönlendirilemeyeceğini, YÖK ve YÖDAK çatısı altında şekillendirileceğini belirtti.
Yükseköğrenim Stratejik Eylem Planı’nın kendi döneminde oluşturulduğunu belirten Çavuşoğlu, üniversitelerin, “ilgisiz ve iktidarsız” olmasını eleştirerek, Üniversiteler Birliği’nin kendi aralarında bile toplanamadığını kaydetti.
“Bizim dönemimizde yükseköğretim alanında günübirlik karar alınmamıştır.” diyen Çavuşoğlu, bu konuda çalışmaların tamamlanacağını söyleyerek, üniversitelere katkı koyma çağrısı yaptı. Denetimlerin yapılmaya devam edeceğini vurgulayan Çavuşoğlu, açılım vizyonlarını desteklediklerini ama verimlilik beklediklerini kaydetti.
“Üniversiteler bu ülkede hiçbir zaman yalnız bırakılmamıştır.” şeklinde konuşan Çavuşoğlu, öğrenci sayısının artırılması için yaptığı çalışmalara işaret etti.
Bölüm ve fakülte açma konusunda YÖK’ün, kriterlerin yerine getirilmesini beklediğini kaydeden Çavuşoğlu, muhaceret işlemleri ile ilgili polis, üniversite yöneticileri ve göç idaresiyle toplantı yapıldığını ve geri gönderilmeler konusunda önlem almak için karar aldıklarını belirtti.
43 eğitim kurumunun ikametgâh verme yetkisinin elinden alındığını belirten Çavuşoğlu, insan kaçakçılığı iddialarının önüne geçmek için İçişleri Bakanlığı’nın koordinasyonu ile önlemlerin sıkılaştırıldığını belirtti.
Bakanlık ile okul idareleri arasında iletişim eksikliği olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, okullara sağlanan temizlik ve kırtasiye malzemelerinin eksikliğinin söz konusu olmadığını, malzemelerin depoda mevcut bulunduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, bu hükümet döneminde 591 sınıflık kapasite yaratıldığını belirterek, özel okulların asgari olarak Bakanlık müfredatını uygulamak zorunda olduğunu kaydetti.
Özel okul ücretlerine Bakanlık olarak müdahale edilemeyeceğini söyleyen Çavuşoğlu, iki yıl içinde deprem güçlendirmeleri ve altyapı sorunlarının çözüleceğini kaydetti. Çavuşoğlu, tam gün eğitim yapılamaması sebebiyle grev erteleme kararı alındığını belirterek, öğretmenlere açılan soruşturmanın yasalar çerçevesinde yapıldığını kaydetti.