banner2

Teknecik, El-Sen ve Çevre Koruma trajedimiz

Çevreye verdiği dönüşü olmayan kirliliği devam eden Teknecik Santrali’nde bu kez başka bir çevre felaketiyle karşı karşıya kaldık.

Tünay Mertekçi arkadaşımızın kaleminden KIBRIS Gazetesi’nin günlerdir devam eden yayınları, Teknecik Santrali’ndeki içler acısı tabloyu ve bu çirkinliğe karşın yetkililerin bakış açısını ortaya koydu.

Kıb-Tek yönetiminin zafiyet ve umursamazlığı, EL-Sen yönetiminin akıl almaz bir şekilde olayı görmezden gelmeye çalışması ile açıklama yapmaktan kaçınması ve son olarak da Çevre Koruma Dairesi’nin görevini yapmamak için devlet laboratuarın yanmasını kurtarıcı olarak görmesine tanık olduk.

Felaketi yansıtan fotoğraflar elimize geçtiğinde Kıb-Tek Müdürü Gürcan Erdoğan’ı arayarak görüntüdekilerin ne olduğunu sorduğumuzda yanıt alamadık.

Müdürün konuşmak istemediği konuda sendikanın değerlendirmesini almaya yöneldik. Kıb-Tek ve bu ülke için hassasiyeti olduğu düşünülen El-Sen’in ülkemizi, çevreyi kirleten ve santral çalışanlarını da olumsuz etkileyebileceğini öngördüğümüz bu görüntülerle ilgili bilgi verebileceği düşüncesiyle Tünay arkadaşımız Başkan Umut Öksüzoğlu’na ulaştı.

Teknecik Santrali’ndeki felaketten ne ölçüde haberdar olduğumuzu öğrenebilmek için fotoğrafları görmek istediğini söyleyen Umut Öksüzoğlu’na mail yoluyla fotoğraflar gönderildikten sonra kayıplara karıştı.

Telefonlara bakmayarak, konuyla ilgili konuşmaktan kaçan sendika başkanına fotoğrafların ulaştığını, kendisine gönderdiğimiz mail içeriğini kurumda herkesle paylaşmasından anlamıştık.

Kurum müdürü konuşmadı, sendika başkanı kaçışıyla suça ortaklığını ilan etti. Çünkü aylardır devam eden bu felaket karşısında El-Sen’in suskunluğu bildik El-Sen davranışı değildi.

Haberin bir ayağı eksik kalmasın diye ertesi gün de sendika başkanını başka bir numaradan arayan Tünay’ın telefonunu açan Öksüzoğlu, panikle çok meşgul olduğunu ve kendisinin bir saat sonra aranmasını istedi. Tahmin edebileceğiniz gibi, sonraki aramalara da bakmama nezaketsizliği devam etti sendika başkanının.

Teknecik’te neler olup bittiğini ve oradaki felaketin gerekçelerini Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın açıklamasıyla öğreniyoruz.

Akaryakıtın kullanılamayan dip çamuru olan kirliliğin oluşturulan havuzlarda biriktirildiği belirtilen bakanlık açıklamasında çevre ve insan sağlığı için zararlı olan bu atığın imha edilmesi için seçim yasaklarından kaynaklı ihaleye çıkılamadığı belirtildi.

Olay yerinde uzmanların inceleme yaptıkları ve gelecek rapora göre bilgi verebileceğini söyleyen Çevre Koruma Dairesi Müdürü Abdullah Aktolgalı’nın uygunsuz koşullarda depolanan fuel oil’in çevre açısından zararı olup olmadığını gözlemleri ve bilimsel bilgileriyle tespit edemeyecekleri içindir herhalde devlet laboratuarına başvurdular.

Bir dönemden beridir bazı konulara duyarsızlığından rahatsızlık duyduğum Çevre Koruma Dairesi’ni bu olaydaki tavrıyla, görevini yapmamak için gerekçeler yaratma psikolojisine girmiş gördüm.

Aktolgalı’nın KIBRIS Gazetesi’ne yaptığı açıklamadan bazı noktaları aktardığımda ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. “Temasa geçtiğimiz devlet laboratuarında, çıkan yangından dolayı analiz yapılamayacağını öğrenmiş bulunuyoruz… Çare üretmeye çalışıyoruz, başka ne yapabileceğimizi düşünüyoruz… Atık suyu kaldırmaları için süre tanıyacağız… Onlar da açıkladı seçim yasaklarından dolayı bu tablo ortaya çıktı”

Daire müdürünün bu açıklamalarının ardından artık bir beklentiniz kaldı mı?

El-Sen bilmelidir ki, böyle konuları örterek ülkeye deniz altından kabloyla elektrik gelmesine desteği engelleyemezler, aksine kendilerine destek verenleri bu duyarsızlık ve umursamazlıklarından dolayı kaybederler…

Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hüdaoğlu’nun bu tabloyu temizlemeyi önceliğine almasını dilerim.

YORUM EKLE

banner12

banner1