banner2
banner34

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Teröristlerin kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Teröristlerin kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz
banner45
banner46

Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen İstanbul'un Fethinin 569'uncu Yılı Kutlamaları'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye’nin kuzeyinde teröristleri yere gömüyoruz. Teröristlerin kökünü kazıyana kadar da devam edeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un Fethinin 569. Yılı Kutlamaları ve Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi İlk Fidan Dikim Töreni'nde konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:

"560 bin kişi karşımda bulunuyor"

“Aziz milletim, ‘Konstantiniyye muhakkak fetih olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onun ordusu, askeri ne güzel askerdir’ buyuran sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimizin İstanbul’un fethiyle 569’uncu yıldönümünü kutladığımız bugünde aldığım resmi rakamlarla şu anda 560 bin kişi karşımda bulunuyor. Siz ne güzel insanlarsınız. Sizler İstanbul’un inşallah 2023’e giden bu yolda hazır olduğunuzu gösterdiniz.

Aziz milletim, Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı, sevgili İstanbullular, değerli kardeşlerim, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştaki kıymetli gençler, geleceğimizin teminatı sevgili çocuklar, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nden 81 vilayetimizin tamamındaki tüm vatandaşlarımıza selamlarımı gönderiyorum. Rabbime beni böyle şanlı bir milletin ferdi olarak dünyaya getirdiği için hamd ediyorum. Rabbime, bana bu fetih nesline hizmet etme şerefi bağışladığı için hamd ediyorum. Rabbime bizleri bugün burada, şu güzel iklimde buluşturduğu için hamd ediyorum.

"Çağ kapatıp çağ açacak evlatlarımızın gazaları şimdiden mübarek olsun"

Bugün İstanbul’un fethinin 569’uncu yıldönümü. Ve Cumhur ittifakı olarak bir aradayız. Bu yıl dönümünü temsilen 569 yeni çerimiz burada. Bu demektir ki fethin 600’üncü yılına adadığımız 2053 vizyonumuza bir adım daha yaklaştık. 2053 vizyonumuzu temsilen 600 evladımız da burada. Bu sembollerin her biri geleceğe tutulmuş birer ışıktır. Bugün burada, bütünüyle bulunan evlatlarımız yarın kendi sorumluluk alanındaki başarıyla milletimizin iftihar vesilelerine dönüşeceklerdir. Bugün burada vizyon olarak konuştuklarımız, yarın ülkemizin hakikatları olarak önümüze çıkacaktır. Yahya Kemal’in deyimiyle biz İstanbul’da mekanı değil, zamanı fethettik. Fetihler işte böyle çağlar üstü olur. Çağlar işte böyle açılır ve böyle kapanır. Geceler vardır uykuyla geçer, sarhoş kusmuklarıyla lekelenir. Geceler vardır, ihtiraslar çağıldar, yuvalar yıkılır. Geceler vardır, dirilişe gebedir. Bir çağ kapanır bir çağ açılır.  Evet, çağ açıp çağ kapatan ecdada rahmet olsun. Çağ kapatıp çağ açacak evlatlarımızın gazaları şimdiden mübarek olsun.

Zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurundaki gençlerimizin gayretleri kutlu olsun. Dünyada mücadele yöntemleri giderek farklılaşıyor, karmaşıklaşıyor, sofistike hale geliyor. Günümüz şartlarında bilimden teknolojiye, sanattan spora her alanda verilen mücadeleler gaza mertebesindedir. Bunun için çocuklarımız hem bileği güçlü, hem yüreği kavi, hem gönlü zengin, hem zihni aydınlık şekilde yetiştirmemiz gerekiyor.

Şu anda ben karşımdaki topluluğa bakıyorum yine aklıma Yahya Kemal’in şu dörtlüğü geliyor: ‘Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın. Galib et çünkü bu son ordusudur İslam'ın.’

Tıpkı Alparslan gibi, tıpkı Kılıçarslan gibi, tıpkı Osman Gazi gibi, tıpkı Fatih gibi, tıpkı Kanuni gibi, tüm bu isimler içinde Fatih, her devirde dünyanın göz bebeği olan bugünde aynı vasfını sürdüren İstanbul’u fethetmiş olmasıyla tarihimizin özellikle kaydına geçmiş, kalbimizde ayrı bir yere sahip olmuştur.

İstanbul’un fethi, dahiyane planların, büyük emeklerin, ustaca hazırlıkların, emsalsiz fedakarlıkların, sarsılmaz bir azmin ve kararlılığın neticesinde gerçekleşmiştir. Esasen bizim tarihimizde kolay kazanılmış hiçbir zafer yoktur. Ama İstanbul’un fethi, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olarak kalacağının tarihe kazınmış mührüdür. Şimdi buradan sesleniyorum; Fethin 569’uncu yılı mübarek olsun. Fetihlerin anası bu fethin daha nice yılları, asırları şimdiden mübarek olsun. Fatih’ten Allah razı olsun. Fatih’in asırlardır izini takip eden torunlarından Allah razı olsun. Bugün de Fatih’in izinden gitmek için kendini yetiştiren evlatlarımızdan Allah razı olsun.

Gençler, şair ne diyor biliyor musunuz? 'Delikanlım işaret aldığın gün atandan yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan. Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan. Elde sensin. Dilde sen. Gönüldesin, baştasın. Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın'. İşte milleti arkasından yürütecek gençlerimiz olduğu sürece bu ülkenin önünde kimse durabilir mi? Duramaz. Atasından aldığı işareti takip eden gençlerimiz olduğu müddetçe bu milletin önünü kimse kesemez. İşte bu gençliği şimdi burada karşımda görüyorum. Maşallah.

Değerli kardeşlerim, Osmanlı fetih hazırlıklarına Orhan Gazi devrinden itibaren başlamıştır. Devrin haritalarına bakıldığında Bizans’ın, Osmanlı’nın, Anadolu ve Rumeli topraklarının ortasında düğün gününü bekleyen bir gelin gibi durduğu görülür. Yıldırım Beyazıt, Musa Çelebi ve 2’nci Murat tarafından gerçekleştirilen kuşatmaların başarıyla sonuçlanamamasının kendi içinde pek çok sebepleri vardır. İstanbul’u fethederek Müslümanların 7 asırlık hayalini gerçeğe dönüştüren Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda Bizans’ı ve entrikalarını da tarihe gömmüştür. İnşallah bugün de 2023 hedeflerimizi hayata geçirerek, 2053 vizyonumuzu adım adım inşa ederek, çağımızın Bizans’larını ve oralarda kurgulanan entrikaları tarihimizin tozlu raflarına kaldırmaya hazır mıyız? Gazamız mübarek olsun. Savaşın, zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin, ahlaksızlığın çukurunda çırpınan insanlığa üstadın dizeleriyle diyoruz ki ‘Durun kalabalıklar. Bu cadde çıkmaz sokak. Haykırsam kollarımı makas gibi açarak. Durun bir dünya iniyor tepemizden. Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden’ Dünyanın kubbesinden gelen çatırtılar kimi zaman salgın hastalık, kimi zaman doğal afet, kimi zaman kıtlık, kimi zaman oluk oluk akan kan olarak karşımıza çıkarken işte biz bu hissiyat içinde ne diyoruz: Durun kalabalıklar. Şimdi Rusya Ukrayna’da durum bu mu? Felaket bu mu? Bütün bu felaketler karşısında Türkiye ne yapıyor? İşte bu yanlış gidişe ‘Durun’ demenin gayreti içerisinde.

Suriye’de Irak’ta, Libya’da ‘Durun’ diyoruz. Akdeniz’de Ege’de ‘Durun’ diyoruz. Ukrayna’da Kırım’da ‘Durun’ diyoruz. Bosna’da Balkanlar’da ‘Durun’ diyoruz. Karabağ’da Kafkaslar’da ‘Durun’ diyoruz. Filistin’de Türkistan’da Arakan’da ‘Durun’ diyoruz. Bu karanlık kubbenin ülkemizdeki aparatlarına da ‘Durun’ diyoruz. Şimdi sizlerin huzurunda bunlara sesleniyorum. Ey ülke ve millet düşmanlarının senaryolarının figüranlığına soyunanlar. Ey kendi medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine husumet besleyenler. Ey ihtirasları gözlerini körleştirip kalplerini nasırlaştıranlar. Hepinize sesleniyor ve diyorum ki: Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın. Hiçbir siyasi çıkar hevesi, hiçbir şahsi ikbal kaygısı, hiçbir etnik veya mezhebi bağnazlık hissi, hiçbir maddi beklenti hırsı bu mübarek milletin hayallerini, bu mübarek ülkenin geleceğini tehlikeye atmaya değmez. Gelin hayırda yarışalım, gelin eser ve hizmette yarışalım, gelin sorunların ve sıkıntıların çözümünde yarışalım, gelin vizyonda yarışalım. Biz hepsine varız. Cumhur ittifakı olarak biz, hepsine varız. Tavizsiz varız. Ama bu yarışı asla kör düşmanlığa, yıkıcı siyasete, iftira ve yalan rüzgarına çevirmeyin.

Akşam yalan, sabah yalan, bununla bir yere varamazsınız. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yatsı geldi geçiyor Bay Kemal. Kendine gel kendine. Ve aynen senin geçmişinde olanlar gibi hani diyorlardı ya rahmetli Menderes ve arkadaşları için 'uçaklar dolusu altın kaçırdılar, uçaklar dolusu elmas kaçırdılar'. Aynen şimdi ifadeler değişiyor mu? Yok. Aynısını kim kullanıyor? Bay Kemal kullanıyor. Bay Kemal bu yalanlar tutmayacak. İşte 150 bin lira bir yargıdan aldık. 100 bin lira bir yargıdan aldık. Ne yaptı? Toplam 250 bin lira. Ve şimdi bunları Bay Kemal'in o iftira attığı vakıflara gönderdik. Hiç olmazsa bir hayrı olsun ya.

"Teröristlerin kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz"

Türkiye, küresel güvenlik ve ekonomik dalgalanmalar içinde kendine bir yol açmaya çalışırken bunu sabote edecek işler yapmayın. Türkiye asırlık sorunlarının çözümü için sınırları boyunca güvenlik koridoru oluşturacak operasyonlar gerçekleştirirken buna zarar erecek davranışlar sergilemeyin. Bize akıl veriyor, ne diyor ‘Gidin Esed ile görüşün.’ Sen görüşüyorsun yeter zaten. Biz, Suriye’nin kuzeyinde teröristlerle mücadele ediyoruz. Teröristleri biz yere gömüyoruz. Ve devam edeceğiz. Buralarda teröristlerin kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz. Şehitlerimize bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum

Türkiye mevcut altyapısının üzerinde yeni bir kalkınma hamlesi başlatırken. Günlük sıkıntılar üzerinden asıl hedeflerimize darbe vuracak kurnazlıklar sergileme kolaycılığına kaçmayın. Türkiye egemenlik haklarına yönelik tacizlere karşı tarihi bir haysiyet mücadelesi yürütürken mandacı zihniyeti hortlatacak atraksiyonlara yönelmeyin. Bu konuların Tayyip Erdoğan’ın şahsıyla, hükümetiyle, partisiyle, ittifakıyla bir ilgisi yoktur. Bunların hepsi de Türkiye’nin meselesidir. Bunların hepsi de Türki milletinin meselesidir. Bunların hepsi de gözü ve kalbi ülkemize yönelmiş yüz milyonlarca dostumuzun, kardeşimizin meselesidir. Bunların hepsi de asırlık kayıplarımızı telafi etme, ortak hedeflerimize ulaşma meselesidir. Kendi ülkesinin, kendi milletinin, kendi devletinin derdiyle dertlenmeyen, bu ülkenin siyasetçisi de olamaz, aydını da olamaz, sanatçısı da olamaz, iş insanı da olamaz. İşte bunun için diyoruz ki, gelin ülkemizi Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılına adadığımız 2023 hedeflerine beraberce ulaştıralım. İşte bunun için diyoruz ki gelin ülkemizi fethin 600’üncü yılına adadığımız 2053 vizyonuyla mutlaka buluşturalım. İşte bunun için diyoruz ki ülkemizi Malazgirt’in 1000’inci yılına adadığımız 2071 hayallerine mutlaka kavuşturalım. Bu uğurda gerekirse her platformunda yedi düvelle kavga edelim. Şimdi hazır mısınız? Şöyle coşkuyla tüm Türkiye duysun, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Her buluşmada ahdimiz bu.

Yalanla bu iş olmaz, iftira ile bu iş olmaz, çarpıtmayla bu iş olmaz. Bay Kemal, hepsine karşı çıkmakla da bu iş olmaz. Hele hele insan biraz utanır ya 'Kaçacak' türü, akıl ve ahlak dışı hezeyanlarla bu iş hiç olmaz. İşte Erdoğan burada Ataköy'de, ölümüne burada. 15 Temmuz gecesi ben milletimi nereye çağırdım? Atatürk Havalimanı'na. Milletim geldi mi oraya? Geldi. Bay Kemal, FETÖ'cülerle beraber tankların arasından Bakırköy Belediyesi'ne gitti. Orada kahvesini yudumladı. Biz ise oradan mesajımızı verdik. 'Kaçacak' dediğiniz kişi Tayyip Erdoğan yani. Biz vesayet güçlerinin nobranlığından kaçmamışız, biz terör örgütlerinin ve onların ağababalarının ateş topu gibi üzerimize gelen saldırılarından kaçmamışız. Biz siyasetin ve ekonominin küresel tetikçilerinin tuzaklarından kaçmamışız. Biz işte 15 Temmuz gecesi savaş uçaklarının, helikopterlerin, tankların, tüfeklerin namlularından kaçmamışız. Biz, gözümüzü burada açtık, ilk havamızı burada soluduk, Allah'ın izniyle son nefesimize kadar da buradayız. Gençler beraber miyiz, kaçmak yok değil mi? Beraber yürüyeceğiz bu yolda.

banner37
"Bize ‘kaçacak’ diyenlerin hepsi de zoru görünce kuyruklarını kıstırıp kaçtı"

Bugüne kadar bize ‘Kaçacak’ diyenlerin hepsi de zoru görünce kuyruklarını kıstırıp kaçtılar. Kimi terör örgütlerine sığınarak kaçtı, kimi yabancı istihbarat örgütlerinin kucağında kaçtı: Almanyalı olanlar var, Fransalı olanlar var, Belçika’da, Hollanda’da olanlar var. Bunlar da oralara gittikleri zaman onlarla sohbet ediyorlar. Kimi kılık değiştirip kamyon kasasında, bot üstünde kaçtı. Kimi darbecilerin açtığı yoldan belediye başkanının evine kaçtı. Nasıl kaçarlarsa kaçsınlar hepsinin de ihaneti önünde sonunda ortaya çıktı. Allah ömür verirse kimin son nefesine kadar bu ülkeye hizmet edeceğini, kimin kaçıp gavurun kılıcını çalacağını hep birlikte göreceğiz. Çünkü biz bu ülkenin ve milletin sevdalısıyız. Ne diyor Hayyam? 'Karanlık aydınlıktan kaçar, yalan doğrudan kaçar. Üzülme, doğruların kaderidir, kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar.' Evet Türkiye kartallar gibi yalnız uçmak zorunda kalsa da leş kargalarının güdümüne girmeyecek, ellerine kalmayacaktır. Türkiye'nin davası, hak davasıdır. Türkiye, tek başına da kalsa bu yolda, bu hak yolunda yürümeyi sürdürecektir. Milletimiz tek başına da kalsa bu kutlu mücadeleyi sürdürecektir. Üzülme, bu davanın sahibi Hak'tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır."

"Bu Türkiye düşmanlarının oyunlarını bozuyor"

Türkiye kartallar gibi yalnız uçmak zorunda kalsa da leş kargalarını güdümüne girmeyecek, ellerine kalmayacaktır. Türkiye’nin davası Hak davadır. Türkiye tek başına da kalsa, bu yolda bu Hak yolunda yürümeyi sürdürecektir. Milletimiz tek başına da kalsa bu kutlu mücadeleyi sürdürecektir. Üzülme bu davanın sahibi Hak’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır. Biz, muhakkak olan zafere inancımızla büyük ve güçlü Türkiye davası yolunda yürümeye devam edeceğiz. Ülkemizde yaptığımız onca eseri görmeyenlerin, New York’ta BM binası karşısında yükselen, 36 katlı Türk Evi’nin temsil ettiği misyonu görmeyenlerin, Diyanet Vakfı’nın Maryland’deki merkezinin üstlendiği vazifeyi görmeyenlerin, New York’taki 21 katlı yurt binasının gerisindeki gayeyi görmeyenlerin özellikle görmelerini de beklemiyoruz. Peki bu yurt binasının yapılmasından kimler rahatsız? FETÖ’cüler rahatsız, PKK’lılar rahatsız, Ermeni ve Rum lobileri rahatsız, Sivil Toplum Kuruluşu görünümlü istihbarat aygıtları rahatsız bir de CHP ve Bay Kemal rahatsız. Çünkü bu yurt hizmete girdiğinde Amerika’ya giden gençlerimizi terör örgütleri başta olmak üzere ülkemiz düşmanı yapılar ağlarına düşüremeyeceklerdir. Çünkü bu yurt hizmete girdiğinde anne ve babalar evlatlarını huzur-u kalple oraya eğitime gönderebilecekler. Bunların asıl derdi o yurdun inşası için harcanan para değildir. Hamdolsun bu millet o yurdun benzeri yüzlerce eserle dünyanın dört bir yanında bayrağını dalgalandırıyor. Unutmayın, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer üstünde ölen varsa vatandır. İşte bu Türkiye düşmanlarının oyunlarını bozuyor. Kahırlarından ölseler de biz bu oyunları da bozacağız. Hasetlerinden çatlasalar da biz bu eserleri tamamlayıp milletimizin hizmetine vereceğiz.

Kardeşlerim işte bütün bunlarla beraber bu yolda kararlılıkla devam ediyoruz. Hayatları boyunca ülkeye ve millete kazandırdıkları tek bir eserleri olmayan, hep olduğu gibi boyunlarını büküp yutkunarak orada verilen hizmetleri seyredecekler. Diğer alanlarda olduğu gibi burada da büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına engel olamadıkları için efendilerinden yedikleri zılgıt da yanlarına kar kalacak.

Değerli kardeşlerim, biliyorsunuz Gezi Olayları sırasında İstanbul sokaklarını ‘Zulüm 1453’te başladı’ yazılarıyla bu zihniyet kirletti. Tabii burada tek meselenin İstanbul olmadığını bilmemiz lazım. Bu nefretin sokaklara taşmasına Ayasofya mücadelesi başlı başına bir sebeptir. Fatih’in kutlu bayrağımızı taşıdığı yerler başlı başına bir sebeptir. Biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet Han sadece İstanbul'un fatihi değildir; Sırbistan'ın, Mora'nın, Atina'nın, Eflak'ın, Boğdan'ın, Bosna'nın, Hersek'in ve Arnavutluk'un da fatihidir. 1473 Otlukbeli Zaferiyle Osmanlı sınırlarına kattığı Doğu Anadolu illerinin de fatihidir. Karadeniz'i bir Türk gölüne çeviren, Amasra, Sinop, Trabzon ve Kırım'ın da fatihidir. Roma'ya korkulu günler yaşatan Otranto Seferi'nin fatihidir. Cenevizliler'den ve Venedikliler'den alarak Ege ve Akdeniz'de Osmanlı'yı söz sahibi yaptığı adaların da fatihidir. Bu fetihler, kuruluş dönemini tamamlayan Osmanlı'yı cihanşümul bir devlete dönüştürmüştür. İstanbul'un fethini işte bu geniş coğrafyaya medeniyet mührünü vurmamızın sembolü olarak görmek gerekir."

"Bizim medeniyetimizde fethetmek, işgal etmek, yağmalamak değildir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı devletlerden farklı olarak Osmanlı'nın fethettiği her yerde medeniyetin en güzel örneklerini sergileyen imar hareketleri başlattığını belirterek, şunları söyledi:

"İnşa ettiğimiz camiler, medreseler, kütüphaneler, çeşmeler, köprüler, çarşılar, hanlar hamamlar, kervansaraylarla fethettiğimiz beldeleri yepyeni bir çehreye büründürdük. Diğer padişahlar gibi Fatih de geniş bir coğrafyada birliğin ve adaletin tesisi için samimi gayret göstermiştir. Çünkü bizim medeniyetimizde fethetmek, işgal etmek, yağmalamak değildir. Fethetmek, Allah'ın emrettiği adaleti o beldede hakim kılmaktır. Eğer idareniz altına aldığınız bir yerde adaleti tesis edip zulme engel olamadıysanız 'orayı fethettik' diyemezsiniz. İşte şimdi burada, ülkesi ve milleti, önceliği medeniyet davası olmayanlar, fethin sırrına elbette vakıf olamaz. Türkiye NATO'daki konumunu ülkemizin terör örgütleriyle mücadelesinde yeni kazanımlara tahvil etmeye çalışırken, çıkıp 'Siz ne istiyorsanız biz onu yaparız.' diyenler fethin manasını elbette kavrayamazlar. Burada sınır güvenliğinden denizlerdeki haklarımıza kadar her konuda bizim değil, karşımızdakilerin safında yer alanlar, fethin idrakine elbette varamaz."

"İstanbul'un en büyük afet toplanma alanı olarak hizmet verecek"

Erdoğan, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nin kentin en büyük yeşil alanı olacağını söyledi.

Atatürk Havalimanı arazisinin kullanılmaya devam eden kısımları dışında kalan 5 milyon metrekarenin üzerindeki alanını Millet Bahçesi yaparak İstanbul halkının hizmetine sunduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "145 bin ağaç ve fidan buraya dikilecek. Spordan pikniğe, kitap okumadan yürüyüşe, fuardan müzeye kadar her türlü faaliyetin yürütüleceği bir alan olacak" dedi.

Erdoğan, bu bahçenin yaşlılardan çocuklara herkese hitap edeceğini belirterek, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'ni günde 1 milyon insanın yararlanabileceği bir yer haline getireceklerini dile getirdi.

"İşlerine gelince yeşil edebiyatı yaparlar"

"Millet Bahçemiz aynı zamanda İstanbul'un en büyük afet toplanma alanı olarak hizmet verecek" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dünyanın hiçbir yerinde bir şehre böylesine bir yeşil alan kazandırılması projesine karşı çıkacak aklı başında tek bir kişi bulamazsınız. Ama ülkemizde aklını kiraya vermiş, siyasi husumet uğruna her şeye gözü kapalı karşı çıkmayı adet haline getirmiş bir kesimle karşı karşıyayız. Bunlar köprüye karşı çıkar, bunlar havalimanına karşı çıkar, bunlar parka, ağaca, yeşile karşı çıkar. İşlerine gelince 'ağaç kesilecek' yaygarasıyla, ülkenin altını üstüne getirirler. İşlerine gelmeyince beceriksizlik sebebiyle şehrin göbeğinde kesilmiş ağaçları görmezden gelirler. İşte Beşiktaş Çırağan, o bölgede çınar ağaçlarını nasıl kestiklerini gördünüz.

İşlerine gelince çevrecilik adına ortalığı karıştırırlar. İşlerine gelmeyince dünyanın en önemli iklim anlaşmasına taraf olmamızı görmemezlikten gelirler. İşlerine gelince yeşil edebiyatı yaparlar, işlerine gelmeyince burada olduğu gibi asfaltperestliğe, betonperestliğe soyunurlar. Bunun için bu riyakarları, bu yeminli ülke düşmanlarını, sinsi beşinci kol aparatlarını dikkate almıyoruz, almayacağız. Milletimiz de bunları adam yerine koymadığını inşallah 2023'te gösterecek."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma kervanının menziline doğru ilerlediğini bildirdi.

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nin ülkeye ve İstanbul'a hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, bu millet bahçesini önümüzdeki yıl bu zamanlar hizmete açmış olacaklarını söyledi.

"Her bir unsurun ayrı bir anlamı var, ayrı bir mesajı var"

Bu millet bahçesinin ülkeye kazandırılmasında emeği geçen ve geçecek olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile diğer kurumlara teşekkür eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Atatürk Havalimanı Millet Bahçemizin küçük bir modeli olan 8 bin metrekarelik şu alandaki çınardan ıhlamura 16 türden 569 ağacın, toprakla buluşan 2053 çiçeğin, şehitlerimizin ölümsüzlüğünü simgeleyen 350 yaşındaki zeytin ağacının, projenin tamamı bittiğinde burada yeşerecek 145 bin 530 ağacın, velhasıl her bir unsurun ayrı bir anlamı var, ayrı bir mesajı var. Dereler bizim, bahçe bizim, bunlar kültürümüzün ayrılmaz parçaları. Burada da Pınarbaşı'ndan başlayarak tüm bahçeyi boydan boya geçecek bir deremiz akacak. Bostanlarda dalından meyve ve sebze toplayacak çocuklarımız, tabiatla doğrudan temas içinde olacak. Kapasitesi 28 bin kişiyi bulan etkinlik çayırı her türlü kültürel faaliyete ev sahipliği yapacak. Farklı konseptlerde kurulacak çocuk oyun alanları evlatlarımızın hayal güçlerini geliştirecek."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut tüm peronlar, hangarlar, binaların, fuarlardan bilim merkezlerine kadar çeşitli amaçlarda kullanılacağını anlattı.

Buradaki 1006 odalı şehir hastanesini 3 ayda yaptıklarını anımsatan Erdoğan, "Çünkü biz bu millete hizmet için varız. Biz milletimizin efendisi olmaya değil, hizmetkarı olmaya geldik. Aynısını Sancaktepe'de 3 ayda yaptık. Biz feda-i can ettik bu millet için ve bu şekilde de bu yola devam edeceğiz. Bu bölgenin hava kalitesini hazırlayacağımız millet bahçesi ile değiştireceğiz" diye konuştu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner12

banner1