KIBRIS

Yapay zeka destekli akıllı kameralar: Anayasa ve özel hayat tehdit altında

16 Ağustos’ta devreye girmesi planlanan akıllı trafik kameraları, KKTC Anayasası ve uluslararası insan hakları normlarına aykırılığıyla gündemde. Uzmanlar, sistemin hukuki, anayasal ve veri güvenliği boyutlarının ciddi riskler içerdiğini vurguluyor.

ÖZEL HABER

Kuzey Kıbrıs'ta, 16 Ağustos 2025 tarihinde devreye girmesi planlanan yapay zekâ destekli akıllı trafik kameraları tartışma yarattı. Sistem, yalnızca trafik güvenliğini artırma iddiasıyla gündeme gelmiş olsa da, hukukçular ve uzmanlar, uygulamanın Anayasa ile güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkına açıkça aykırı olduğunu belirtiyor.

KKTC Anayasası’nın 14. ve 20. maddeleri, bireyin özel yaşamını ve haberleşmesini koruma altına alıyor. Uzmanlar, yeni kameraların araç plakalarını, sürücü yüzlerini ve davranışlarını yapay zekâ ile analiz etmesinin, verilerin yurtdışı firmalarla paylaşılmasının ve bireylerin sürekli izlenmesinin “orantısız müdahale” anlamına geldiğini söylüyor.

Hukuki süreçler de işletilmeden kurulan bu sistem, Trafik ve Ulaştırma Hizmetleri Komisyonu’nun denetiminden geçmedi. Hukukçular, bu durumun hem hukukun üstünlüğü ilkesine hem de yürütme organının denetlenebilirliğine aykırı olduğunu ifade ediyor.

Ayrıca KKTC’de kişisel verilerin korunması yasalarının sistem özelinde uygulanmaması, verilerin nasıl saklandığı, kimlerin erişebileceği ve yurtdışına aktarılacağı gibi soruları yanıtsız bırakıyor. Bu da özel hayatın gizliliğinin sistematik biçimde ihlal edilmesi riskini artırıyor.

Uluslararası boyutta da durum farklı değil. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararları, kamu alanlarında kişisel gözetim sistemlerinin çok sıkı şartlarla kullanılabileceğini öngörüyor. Ancak KKTC’deki uygulama ne teknik ne de hukuki güvenceyle desteklenmiş durumda.

Sonuç olarak, 16 Ağustos’ta devreye alınacak kameralar, hem KKTC Anayasası’na hem de uluslararası insan hakları normlarına aykırılığıyla ciddi bir tartışma konusu. Uzmanlar, sistemin yürürlüğe girmesinin durdurulması ve tüm yönleriyle yeniden ele alınması gerektiğini vurguluyor.