2018-04-17 11:25:02

Lâğımla boğuluyoruz, tıs yok

Emin Akkor

eminakkor@hotmail.com 17 Nisan 2018, 11:25

Girne, Gazimağusa ve Hamitköy’ün klâsikleşmiş ve kanıksanılan lâğım sorununa, son günlerde Güzelyurt ve Gönyeli de eklendi.

   İnsan dışkılarının da dahil olduğu maddelerin, sokaklarda aktığı, denizlere döküldüğü, dere yataklarına akıtıldığı, göletlere bırakıldığı bir ülke haline dönüştük.

   Bu da yetmezmiş gibi, konu ne politikacıların gündeminde, ne de muhalefetler hesap soracak bir konu olarak görmüyor. Çevreyle ilgilendiğini söyleyen sivil toplum örgütlerinin bu yönde ısrarı yok, yurttaş haberi okuduğunda “peee” deyip geçiyor.

   Lâğımın en vukuatlısı Girne Kaşgar’daki belediyenin arıtma tesisidir. Yoğunluk olduğunda vanalar açılıp lâğım suları, turizm cenneti diye kendi kendimizi kandırdığımız Girne’nin denizine boşaltılıyor. Girne’de kolibasili olmayan plaja denk gelebilirsek bayram yapacak kadar acınacak hale soktuk kendi kendimizi.

   Hatta daha gerilere gidersek, arıtmanın duvarlarının patladığı ve Girne sahillerinin her noktasının su yüzeyinde gözümüze batacak şekilde lağımla haftalar geçirdikten sonra, ihmalin sorumlusu görülmedi dönemin belediye başkanı ve seçmenin yarısına yakınının oyunu alıp yeniden başkan seçilmişti.

    Çok şaşırmıştım o dönemde. Seçimleri denizimize lağım boşaltılmasını ödüllendirdiğimiz bir seçim olarak anımsıyorum.

   O seçimlerin ardından diğer belediyelerde de benzer durumlara rastlıyor olmayı, seçmenin çevresine duyarlı olmadığı ve oy verme kriterleri arasında çevre ve sağlığının korunup korunmadığı kriterinin bulunmadığını diğer belediye yönetimleri de algılamıştır ki bu noktada hassasiyet sıfır düzeyinde olmaya devam ediyor.

   Gazimağusa’nın en güzel doğal varlığı olan Ayluka Göleti’ne arıtılmamış suyun döküldüğü, flamingoların adamıza renk kattığı Gülseren Göleti’nde de dönem dönem benzerlerinin yaşandığını biliyoruz ve muhtemelen bunların yine yaşanacağını da öngörebiliyoruz.

   Lefkoşa’ya geldiğimizde Hamitköy’de en acısı yaşanıyor. Birçok noktada toprak geçirgenliği olmadığından dolayı kanalizasyon atıklarını kusuyor ve sokaklar bir anda lağımla dolabiliyor. Evleri böyle noktalara denk gelenler, kuyularını 1-2 haftada bir boşaltmaya mecburlar, eğer yapmazlarsa sokakları lâğıma teslim. Bu sorun ancak köy kanalizasyon sistemine bağlanırsa çözülebilir.

   Son günlerde KIBRIS Gazetesi’nde yer alan 2 haberde, Gönyeli ve Güzelyurt’ta lâğım sularının dere yataklarına akıtıldığını öğreniyoruz.

  Gönyeli’de dereye akıtılan lâğıma belediyeyi sessiz kalmakla suçlayan Yenikentliler, başkentin yanı başındaki çevre ve sağlık sorununa, belediyenin dikkatini çekebilmek için eylem yaptılar.

   Ardından benzer bir haber de Güzelyurt’tan geliyor. Oradan gelen koku daha acı verici boyutta, çünkü lâğımı dere yatağına belediye akıtıyor.

   Belediyenin pompa istasyonundan döşenen bir boruyla dereye lâğım boşaltılıyor, daha portakal konsantre atıklarının dereye akıtıldığı hafızalarda tazeyken…

   Ülkemizin en büyük 5 belediyesinin dördünden lâğım haberlerini anımsatırken bir şeye de dikkat çekmezsem içim rahat etmeyecek.  

   Yıllardır artarak devam eden bu felâkete karşı, sağlığımızı tehdit etmesine rağmen neden güçlü ve devamlılığı olan bir ses çıkartmıyoruz? Çevreyi aştık, sağlığımızla oynuyorlar ve kılımızı bile kıpırdatmıyoruz.

   Son zamanlarda bölgesel mağduriyetler için mücadele etmek amacıyla kurulan inisiyatiflerin, çevre ve sağlık için de oluşturulmasını tetikler umarım.

   Gönyeli’de kanalizasyonun dereye boşaltılmasından rahatsız olanlar dün eylem yapıp seslerini yeniden duyurmayı denediler. Hatta belediyeyi dava ettiler. Bu oluşumun gelişerek diğer bölgelerde de en azında yaşadığı yerin lağımdan arınması için bir araya gelecek birlikteliklerin izlemesini umut ederim.

    Çevre geleceğimiz, sağlığımızı tehdit eder bir ortamda yaşamak, hem bugün hem de geleceğimizi kaybetmek demektir…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.